Cesar Millan & Melissa Jo Peltier, Epsilon Yayıncılık, 2011
Orjinal isim, yayın tarihi: A Member of the Family, 2008
Bir köpek edinmek veya köpeğinizle ilişkinizi ilerletmek istiyorsanız size önereceğim bir kitap var: Ailenin bir Üyesi – Cesar Millan’ın Köpeğinizle Birlikte Mutlu Yaşam Rehberi.
Okuması çok rahat. Perran Yavuz’un tercümesi de akıcı ve güzel. Konular ve anlatım sürükleyici; ancak tekrar ve tekrar yapılan bazı vurgular fazla gelebiliyor. Örneğin her bölümde karşımıza çıkan, köpek edinirken dikkat edilmesi gerekenlere yapılan vurgu gibi. Ne mi yapılmalı, kesinlikle kendi enerji seviyemize uygun bir köpek edinmeli. Köpeğimize ayıracağımız zaman konusunda dürüst olmalı. Böylece yetersiz egzersizin sebep olacağı pek çok sıkıntıyı (eşyalara zarar verme, saldırganlık vb) baştan önlemiş olururuz…
Benim için kitabın en unutulmaz fikri, köpeğimizin bizim enerjimizin bir uzantısı olduğu. Cesar köpeğimizle iletişimde her zaman en güvenli, en sakin enerjimizi takınmamızın önemini (yine tekrarlarla) belirtiyor. O kadar doğru ki! Benim huzursuz veya güvensiz olduğum günlerde, köpeğimiz Dost’un hırçın bir köpek olduğunu görebiliyorum. Güvenli ve sakin bir enerji ile yaklaştığımda ise daha uyumlu ve ‘beni izleyen’ (Cesar gibi ‘itaatkar’ demek istemiyorum) bir Dost’um oluyor. Sanıyorum Dost da kendine güvenli bir insanla olmayı tercih ediyor. “Duygular ve enerjiler ile ilgili olarak kendinize daha dürüst olmanız gerekiyor” diyor Cesar: “köpeğinize yalan söyleyemezsiniz”. İşte buna bayıldım. Yani, hayattaki farkındalığımızı, kendimizi tanıma yönündeki adımlarımızı destekleyen bir söylem: Köpeğin mi var, kendini bil ve dürüst ol…
Cesar Millan’ın egzersiz-disiplin-sevgi üçlemesi bu kitapta da tekrar tekrar karşımıza çıkıyor. Öyle ki, neredeyse köpeklerdeki her türlü davranış sorununu bu üçleme ile çözebileceğimiz izlenimi ediniyoruz. Doğru da olabilir nitekim. Benim Dost’la denemelerimde sonuç ikna edici.
Cesar ayrıca köpeklere ‘görev’ vermenin önemini vurguluyor. Cesar’a göre yemek öncesi bir yürüyüş, köpeğin yemeği ‘hakkettiği’ duygusunu destekliyor. Köpeğimiz Dost’un ‘görevleri’ni ve bunların onun hayatına olumlu etkilerini aklımdan geçirdim. Dost’un bir değil bir kaç işi var: 4 inekten oluşan sürümüzü gütmek (bu konuda eğitimsiz ve işgüzar olduğu için bazen inekler için sinir bozucu olduğu şüphesiz), akşam saatlerinde evin bekçiliğini yapmak (bundan da civardaki kirpiler pek muzdaripler), kedimiz Baldan’a oyun arkadaşlığı (Baldan’ı yıldırana kadar) ve eşim ve benim (tek tek veye beraber) yürüyüşlerimize eşlik etmek (kim kime eşlik ediyor şüpheli). Hele hele köpek arkadaşları ile de karşılaşır ve oyuna dalarsa o akşam yattığı yeri bilmiyor yorgunluktan.
Egzersiz kısmı böyle iken, disiplin kısmında bazı zaaflarımız var. Yine de, Cesar’ın tavsiyesine uyarak, Dost mamasını tam itaat hali olmadan alamıyor (yani oturup bekleyecek). Evin kapısından ancak bizim iznimizle giriyor veya çıkıyor (yani ‘genelde’ diyelim, eğer Baldan’ı kovalamıyorsa).
Kitapta daha neler var neler! Bir köpekle ilk tanışma, bir köpeği eve getirme (ki barınaktan köpek edinmeyi desteklediği için Cesar Millan’a minnettarım), veteriner seçimi, aşılar ve diğer bakım unsurları (bu konudaki tavsiyeleri sizi kesinlikle şaşırtacak), evin kuraları, köpeğe liderlik etme, evde iş bölümü, evdekilerin ayrılması konularında Cesar’ın sözlerine kulak vermemek eksiklik olur. Ayrıca Cesar’ın eşi Ilusion, oğulları Andre ve Calvin’den de notlar bulacaksınız.
Kitapla ilgili bir olumsuz eleştirim var: Fazlası ile Amerikan okurunu hedef almış. Veterinerlik hizmetlerinden tutun da, köpek edinme, hukuk sistemine kadar kitaptaki herşey uzun uzun Amerikan sistemi göz önünde bulundurularak kaleme alınmış. Ancak bunun da olumlu tarafından bakarsak, bizim ülkemiz için ütopya olan bu konular için belki Cesar kısa yol göstermiş olsun.
Okuyuculara bir de uyarım olabilir: Cesar Millan’ın tekniklerinin bazıları ileri derecede köpek psikolojisi bilmeyi ve fiziksel/ yapısal olarak tam bir doğal lider olmayı gerektiriyor. Daha iyi ifade edebilmek için sayfa 98’den bir kısa alıntı yapacağım:
“Bazı baskın karakterli köpekler sadece rahatlamak için değil, kendi alanlarını işaretlemek için de çiş yaparlar. Eğer baskın karakterinin işareti olarak çişini yapan bir köpeğiniz varsa, onu bu enerjiyle bir ağaca doğru giderken gördüğünüzde durdurmalı ve itaatkar bir ruh haline bürünmeden de onu tekrar bırakmamalısınız. Bu şekilde ona çişini yapmada ‘izninizin’ rol oynadığını öğretirsiniz”.
Çok güzeeeeeeel DE… Köpek üzerinde bu kadar baskı kurabilecek kadar “güçlü” müyüm bakalım! Ayrıca, köpeğin hangi enerji ile çiş yaptığını anlayacak kadar köpek davranışlarını bilebiliyor muyum?
Gelelim kitabı en çok ne için sevdiğime… Kitabı sevmemdeki en temel şey, kitaptaki duygu derinliği. Ne olursa olsun Cesar Millan’ın bir köpekseverin ötesinde, insan gibi bir insan olduğunu düşünüyorum. En son bölümü olan “en iyi dostunuzla vedalaşma” bir hayat dersi bana göre. Boğazınızı kitleyecek bir bölüm.
Bu kitabı beğenenlere müjde: Epsilon Cesar Millan’ın 2 kitabını daha yayına hazırlıyor: Cesar’s Way ve Be the Pack Leader.
Zeynep Bilgi
***
Şunlar da ilginizi çekebilir:
Köpeğini deli etme – Cesar Millan’dan köpek sahiplerine öğütler
Biri köpeklere diğeri insanlara fısıldıyor – Cesar Millan ve Eckhart Tolle Söyleşisi
Damla
09 Aralık 2011
Harika bir özet olmuş…
Yorumların içerisinde sadece bir kısmına katılmıyorum diyebilirim. Köpeğimizin hangi hareketi hangi istek ya da güdü ile yaptığını anlayabilmek için ileri derecede köpek psikolojisi bilmeye gerek yok aslında. Bunu çözebilmek için iki şeyi çok iyi yapmak gerekiyor;
1. Ona insanmış gibi davranmamak
2. Onu çok iyi gözlemlemek
Bu iki anahtarı kilidine oturduğu anda köpeğiniz için doğru kararları verebilir niteliğe ulaşma yolunda adım atabiliyorsunuz.
Bir diğer konu ise “disiplin”. Disiplin denildiğinde bizim anladığımız daha çok “askeri” anlamda bir disiplin. “OTUR” dediğinizde köpeğin oturuyor olması onun çok iyi disipline olduğunun kanıtı olarak algılanıyor. Aslen oturan köpek sadece komut alıyordur. Benim algıma göre ve Cesar’ın söylemleri ve davranışlarından çıkan sonuç ise “disiplin”i kural koymak olarak tanımlıyor! Ben de dahil olmak üzere bir çok köpek sahibinin yap(a)madığı şey bu aslında. Ama Maya ile ilişkimiz ilerledikçe ve kurallar koymaya başladıkça ilişkimiz daha sağlıklı yürümeye başladı.
Velhasıl kelam ellerine sağlık, çok güzel bir yazı olmuş. Benim de yazasım varmış, sayende yazmış oldum :O)
Sevgiler.
Bilgi
09 Aralık 2011
Yaşa Damla, katkın için teşekkürler. Köpeğimizi çok iyi gözlemlemeliyiz gerçekten. Muhteşemler aslında kendilerini anlatmakta. Ancak halen kolay olmadığını düşünüyorum. Turid Rugaas’ın Calming Signals kitabı bu konuda önerilebilir. Ayrıca bu kitapla ilgili de bir not yazacağım yakında.
Disiplin konusundaki yorumuna da katılıyorum. Zaafımız var ama bir çekincem yok yani. Ufak ufak biz de disiplin işine giriyoruz 🙂
İyi ki yazmışsın. Yorumsuz bırakma bizi…