Çocukken masaların altında olmayı severdim. Özellikle kalabalık aile toplantılarında belki bir sığınak hissiyle, belki çatısı olan bir evde ayrı bir dünya yaratma hayaliyle insanların ayaklarının arasında dolaşır, kikirdeşir, oynardım. Suç ortaklarım da olurdu. Bazen kardeşim bazen kuzenlerim. Hem sığınma hissiydi beni oraya çeken hem de büyüklerden ayrı bir gizlenme ihtiyacı.
Biz büyüdük, yetişkin olduk. Bizim neslin çocukları ve köpekleri yerimizi aldı. Bu içten gelen sığınma, korunma ve kendi dünyasını yaratma güdüsünü ufaklıklarda ve Coffee’de birebir gözlemliyorum. Coffee hem çocuklarla birlikte olmayı hem de başını korunaklı bir yere sokmayı çok seviyor. Bazen Coffee zaten masanın altında yerleştiği için çocuklar peşi sıra dolanıp ona yanaşıyorlar bazen de tam tersi köşe kapmaca oynuyorlar. Masa altında çocuk ve köpekler bir şekilde buluşuyorlar.
Çocuklardan bağımsız olarak, köpekler altına sığınacakları korunaklı bir alanı seviyorlar. Masa sığınılacak tek ‘dam’ değil onlar için. Evde ve iç mekanlarda her türlü sehpa, sandalye, koltuk, kanepe, yatak, döşek bu işlevi görebiliyor. Hatta bu ‘dam’ın illa katı bir malzeme olması da gerekmiyor. Bazen bir örtü oluyor, bazen bir perde veya bir mobilya eteği. Bütün vücut dışarıda kalsa bile kafadan yukarısı birşeyin altına saklı kalmışsa o gizemli ve korunaklı dünya kurulmuş, büyüsü çalışmış oluyor.
Coffee, sosyalleştiğimiz kalabalık zamanlarda hem ayağımızın altında, bizimle yakın temasta, hem de kendi bireyselliğinde, rahatlığında olduğu masa ve sandalye altı konumlanmasından farklı olarak, evdeki yatağımızın altına sığınmayı özellikle seviyor. Yatağımızın çok da yüksek olduğunu sanmayın sakın. Aksine, bir köpeğin (veya Coffee’nin) sığabilmesi için yeterince alçak nizam denebilir. Coffee’yle ilgili sığınma ve kendi dünyasına çekilme gözlemim şu.
Ne kadar sıkışıksa o kadar iyi.
Evdeki düzende Coffee’nin yatağı koridorda konuşlanmış durumda, fakat yatak bizim odamızdan rahatlıkla görülebiliyor. Kapımız her zaman açık. Bazen çok yorgunsa bizden önce gidip yatak odasına yatağın yanına, yere ilişiyor. Kafasını örtünün altına, bazen de bizzat yatağın altına sokuyor. Biz yattıktan sonra bu pozisyon değişebiliyor. Bazen kalıyor bazen kendi yatağına geçiyor. Değişmeyen tek şey sabah seremonisi.
Sabah erkenden gelip bir beni bir Bey’i usulca kokluyor önce. Gözümüzü açarsak yandık. Koşarak gidip bir oyuncak alıyor ağzına yatağından, gelip fır dönmeye başlıyor yatağın etrafında kalkalım diye. Dütdürüdüt öttürüyor oyuncağının düdüğünü durmaksızın. Yok eğer pas vermeyip ‘hadi yat oğlum’ dersek yatağın kenarına oturuyor önce arkası dönük. Sessiz duruşta bekliyor öylece. Sonra paldır küldür kendini koyverip yere yatıyor kenara paralel. Biz de uykuya dalıyoruz tekrar. Ne zaman bizim kalkma vaktimiz geliyor bakıyoruz hemen Coffee’nin yerine. Kendi yatağında yoksa eğer, hmm, demek ki bizimle, odada. Yere, yatağın yan taraflarına bakıyoruz. Bazen bir pati, bazen bir kuyruk, bazen bir burun. Bazense iz yok. Bayağı yok. Bey’le fısıltı halinde konuşuyoruz.
- Nerde bizimki?
Pat pat pat. Yatağın altında biri var!
- Aaa Coffee, burda mısın sen?
Dink donk dunk kafa çarpma sesleri.
Fışır fışır sürünme etkisi.
Pffrrrr bir nefes veriş.
Duruş, kalış.
Gelen giden yok.
Biz uyandık, ama daha kalkmadık. O da yerini belli etti, henüz teşrif etmedi.
Hem yatağın altında, kendi dünyasında, memnun. Hem bize yakın mesafede. Tam altımızda!
- Hadi bakalım. Yemek yiyelim. Acıktın mı oğlum? Kalk bakalım.
Bazen bizimle birlikte hareket edip çıkıyor, bazen kendi yatak altı krallığında kalıp uyuklamaya devam ediyor. Taa ki bizim artık onunla ilgilenmediğimizi anlayıp bizi yanına çağırıncaya kadar.
- Vof! Vuf! Viyk! Hav! Gelin çıkarın beni burdan! Hev, hüv, hav!
Sığınmak ve kendi dünyasına çekilmek isteyen oğlan şimdi ilgi isteyip, bir de üstüne yanına çağırıyor çıkarın beni burdan diye iyi mi?
Eh, şimdi birlikte olma vakti tabii. Kalkıp bütün oyuncaklarını salona taşıyacak, harhurhır çekiştirip hırlayacak, yemeğini yiyecek, dışarı çıkacak. Ohooo daha neler neler.
Bütün bu aktiviteler bitince a aa, ne olsa beğenirsiniz?
Bizimkinin öğle uykusu vakti geliyor, hooop sehpanın, masanın, oturduğumuz koltuğun altında yerini alıyor. Uyuklamaya başlıyor.
Fıs-fıs-fıs-fıs-fıs-fıs. Hrrrrrr. Fıs-fıs-fıs-fıs-fıs- Hrrrrr.
Ona baktıkça ben de çocukluğumdaki günlere, masa ve sehpa altı zamanlarına dönüyorum. Coffee’nin suretinde o günleri yad ediyorum. Bazen de dayanamayıp yanına giriveriyorum. Kimi zaman oynarken kimi zaman uyurken. Eh bendeniz zamanın masa altı çocuğu, şimdiki Coffee’nin insanı, bazen yatak üstü bazen sehpa altı dayanağı. Biraz sığınma biraz ayrı dünya yaratma. Hepsi bizim değil mi ya?
Neslihan
erol
04 Mayıs 2013
sağlıklı ortamlar olsada ebeveyn nin dikkat etmesigereken en büyük husus sağlıklı ortamlarda bulunmasıdır köpekler her zaman koku yayar ve gittikleri yerleri unutmamamk için kokularını salgılarlar siz ne kadar bakımlı dır benim köpeğim veya hayvanım elbet bir salgısını bırakır işte çocukların bu teması dikkate alınmassa mikrobik ortamlar muhakkak oluşur esasında yapılacak en güzel şey evin içersinde köpek beslememektir bunun altına imzamı atarım ben çok acısını çektim sizlerde bu acıyı evlatlarınıza yaşatmayın parantes içersinde bilinmesi gereke en büyük husus hayvan düşmanı değilim aksine silivride baktığım hayvanları bir bilseniz ama herşeyin yeri ayrı olmalıdır saygı sevgi ile
lesliYan
05 Mayıs 2013
Merhaba,
Görüşleriniz için teşekkür ederiz. Baktığınız hayvanlar olmasına sevindik.
Çocuk ve köpek ilişkisi konusunda herkesin kendi bakış açısına saygı duymakla birlikte bizler bu ikilinin sağlıklı bir birliktelik içinde varolabileceklerine inanıyoruz. Evde bakılan bir köpeğin aşıları, parazit ilaçları, bakımı düzenli bir süreklilik içinde yapıldığı sürece köpekler ne çocuklar ne de bizler için sağlık açısından bir tehlike unsuru oluşturmuyorlar. Aksine, erken yaşlardan itibaren çocukların köpekli evlerde büyüdüğünde bağışıklık sistemlerinin daha güçlü olduğuna, alerjik birtakım tepkilere karşı korunduklarına dair araştırma bulguları var. Bunlardan ikisini aşağıda paylaşmak istiyoruz.
http://www.hurriyetaile.com/bebekle-yasam/genel/cocuklarinizi-hastaliklardan-korumanin-yeni-yolu_22147.html
http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/444147.asp?cp1=1
Bunun yanında sizin yaşadığınız tecrübeyi merak ediyoruz. Acısını çektiğiniz ve çocuk-köpek birlikteliğine temkinli yaklaşmak istemenize sebep olan ne yaşadınız acaba? Bizimle paylaşırsanız seviniriz. Hem bizim hem takipçilerimiz için aydınlatıcı olabilir.
Teşekkürler, sevgiler..
erol
05 Mayıs 2013
yıl 74 komşumuzun bir köpeği vardı o yıllarda
çocuk olduğum o seneler köpekle hergün oynar gezer ve tüylerini yolard ağzıma atarmışım esnasında 1 yılsonra okula başladım ilk yarı döneminde bir havale ile hastane kapısını arşınladık maalesef o yıllar çok ezik yıllar bu derece teknoloji ileride safhalarda değildi ilk yardım taksim hastanesinde yaşımın kaldıramacağı kist ameliyatını oldum bir ermeni doktor ameliyat etmişti unutamam teşekkür ederim fakat yapılan operasyonda kist i alma esnasında patlatılıyor birtanesi beyne bir tanesi karaciğere sıcrıyor yıllar sonra üstünden 25 yıl geçmişti bir akşam bir kaza gecirdim kafamı sobaya carpma sonucunda devlet hastanesinde doktorun karşısında ayıldıktan sonra benm tam teşekküllü hastanede tedavi olmam için yönlendirilmiştim bir sürü teknik çalışmalardan sonra beyin ameliyatına girmiştim
alınan parca patolojiden sonra cekap yapılmasını ön görmüşlerdi karaciğerde aşırı büyüklükte kist bulgusuna rastlandı ve sonucunda arka arkaya 2 ameliyat gecirdim o yıllardan sonra temkinli olarak h
ep haraket ettim sonucunda birgün oğlum okul dönüşünde yavru iki kedi yavrusunu ve köpeği gördüğünü yardım etmemizi istemesinden sonra kdilerin ve köpeklerin ne kadar bakımını yapsamda içimde hep bir korku kalmıştır işte tavsiyem evde bakıyorsanız temkinli olunuz saygılarımla erol pelindağ
lesliYan
06 Mayıs 2013
Paylaştığınız için teşekkürler. Size çok geçmiş olsun. Umarız sağlığınıza kavuşmuş, tehlikeleri atlatmışsınızdır. Yaşadığınız talihsizlikler iç parazitlerden kaynaklanmış olabilir. Sonuçta aşılar, parazit ilaçları gerekli. Bu sadece çocuklar için değil köpeklerin ve sahiplerinin sağlığı için de önemli. Çocuklar ve köpeklerin birlikteliğinde bir sakınca görmemekle birlikte yukarıda bahsedilen gerekliliklerin yerine getirildiğini düşünerek bu birlikteliğe güvenebiliriz. Doğal ve sağlıklı bireyler yetiştirecek, insan-hayvan ilişkisine katkıda bulunacak bir tavırda, eş zamanlı sağlık açısından bilinçli bir donanımda olmakta fayda var.
Katkınız için teşekkürler..