köpeğimin yaptığı yaramazlık mı, yalnızlık anksiyetesi mi?

Posted on 15 Nisan 2013 tarafından

14


Bir köpeğin insanı olmaya karar verdikten sonra pek çoğumuz “köpeğim bütün evi alt üst ediyor” ya da “köpeğim çok yaramaz, parçalamadığı eşya kalmadı” gibi cümleler kurmuşuzdur. Ve bunlardan şikayetçi olanlarımızın ortak olarak söylediği şey, köpeğimizin bunu genelde biz evde yokken yaptığıdır. Köpeklerimizde karşılaştığımız neredeyse bütün dengesiz hareketlerde olduğu gibi, bu davranış bozukluğunu geliştiren de büyük ihtimalle psikolojik bir problem .

Bir köpekte “davranış bozukluğu var” demek için elbette bir uzman tarafından yaşam alanında dikkatlice gözlem yapılmalı, her hareketinin nedeni doğru şekilde anlaşılmalı. Ancak biz evdeyken melek gibi olan, yalnız kaldığında ise evi alt üst eden bir köpeğimiz varsa bunun yalnızlık anksiyetesinden kaynaklandığını söylemek pek zor değil.

İlk seferde kulağa biraz ürkütücü geliyor, ama korkmayın. Düzenli bir eğitimle sonuç vermeyen bir problem değil. Köpeğimiz henüz yalnızlık anksiyetesine sahip değilse onu problem yaşamadan yalnız kalmaya alıştırmak çok daha kolay.

İlk önce yalnızlık anksiyetesi olan köpeklerin tavırlarını sürümüzden bu problemi yaşayan iki arkadaşımız üzerinden örnekleyeyim.

Köpeklerde yalnızlık korkusu

Hiç dönmeyeceksin sandım ve panikledim

İlki şu anda 1 yaş civarı olan dişi golden Lena. Lena evine henüz 30 günlükken gelmiş ve ilk 2 haftasını gece gündüz 24 saat boyunca insanıyla geçirmiş. Onun tam annesinden ayrıldığı bu zamanda elbette insanıyla bu kadar uzun süre beraber olabilmesi ilk bakışta çok güzel gibi görünüyor. Ama 2 haftanın sonunda tatil bitip insanı işine döndüğünde Lena bir anda gün içinde 10 saate kadar yalnız kalmaya başlamış. Lena o gün insanı evde yokken belki bir ses duydu, belki onu yerinde bulamayınca terk edildiğini düşündü. Aklından neler geçti bilemeyiz. Ama o gün korkunun yarattığı panikle karşısına çıkan her yeri, her şeyi kemirdi. Bu durum maalesef o ilk günle sınırlı kalmadı elbet, Lena o günden sonra yalnız kaldığı her an kemirmeye devam etti.

Diğer örneğimizse şu an 10 aylık olan erkek setter Jack. Jack eve geldiğinde 2 aylıktı ve insanları o eve geldiği ilk günden beri sürekli yanında oldular. Ya evde sürekli Jack’le oturuyorlar, ya da gittikleri her yere onu da yanlarında götürüyorlardı. Ancak Jack onların yanında olmaya o kadar çok alıştı ki, insanlar aynı anda odadan çıktığında bile ağlamaya, havlayı onlar yanına gelene kadar çağırmaya başladı.

Pek çoğumuz köpek edinirken “o eve alışana kadar yalnızlık çekmesin” düşüncesiyle sömestr tatiline, yaz tatiline ve ya yıllık iznimize denk getiriyoruz. Aslında buradaki niyet çok güzel. Ancak köpeğimiz eve geldiği ilk gün ev yaşantısına alışmaya başlıyor. Eve geldiği andan itibaren hiç yalnız kalmadığında, etrafında sürekli insanları olduğunda, sürekli bir oyun arkadaşı ya da kendini sevdirecek bir kucak bulduğunda elbet de çok mutlu oluyor ve haliyle evin düzeni bu sanıyor. Ancak bizim tatilimiz bitiyor ve rutinimize dönüyoruz.

İşe dönmek bizim için kolay çünkü biz alışkın olduğumuz rutinimize dönüyoruz. Ancak o gün köpeğimiz için bir kabustan farksız. Çünkü o oyunlarla, sevgiyle dolu rutininin dışında bir gün geçiriyor. O ana kadar hiç yalnız kalmamış köpeğimiz biz eve dönene kadar onu terk ettiğimizi düşünüyor ve bunun korkusuyla ne yapacağını şaşırıyor.

Köpeklerde evde yalnız kalma korkusu

Hiç dönmeyeceksin sandım ve panikledim

Yalnız kaldığında eşya parçalayan köpekler için birçoğumuz “bizi cezalandırmak için yapıyor” deriz. Ama onlar asla öyle bir şey düşünmüyorlar. Biz onların hayatının merkeziyiz ve onların yaşam amacı bizi mutlu etmek. Cezalandırmak diye bir şey onlar için söz konusu bile olamaz.

Yaptıkları bu ortalık dağıtma işini, telefonda konuşurken önümüzdeki kağıda daireler çizmek gibi, ya da korktuğumuzda elimizdeki peçeteyi minik minik parçalamak gibi telaş anında bilinç dışı yapılan hareketlere benzetebiliriz. Siz geldiğinizde sevinçle üstünüze atlaması, ya da bir anda yaptıklarının farkına varıp sizi üzeceği için mahcup olması bile bunları isteyerek yapmadığının kanıtı değil mi zaten?

Gelelim işin önlem kısmına. Mocha geldiğinde benim de tatilimin son 1 haftasıydı. Tatildeydim ancak gün içinde hep birkaç saat dışarıda olmam gerekiyordu ve Mocha da mecburen ben dışarıdayken yalnız kalıyordu. Şanslı olduğumuz nokta ise, ilk gün yalnız kaldığında “acaba korkar mı” diye aklım onda olduğu için 1 saat içinde geri dönmemdi. Çok uzun süre yalnız kalmadığı için korkmaya da pek vakti olmamıştı. Elbette vakit bulamaması için önüne yığdığım oyuncakların ve press kemiklerin de payı büyüktü.

İlk gün 1 saat uslu durduğu için ikinci gün 2 saat de bekleyebileceğini düşündüm. 2 saat sonunda gittiğimde yine uslu uslu durmuştu. Sonraki 2 gün de 2 saatten uzun süre yalnız bırakmadım. Ama beşinci gün mümkün olduğu kadar uzun süre durmalıydı çünkü tatilim bitiyordu ve o da alışmak zorundaydı. Dışarıda işimi normal bir sürede bitirdikten sonra eve döndüğümde 4 saati de parçalanmış bir iki ufak gazete kağıdıyla atlattığımızı görünce ne kadar sevindiğim hala aklımda.

Yalnızlık anksiyetesine sahip bir köpeğimiz varsa, eve her geldiğimizde karşılaştığımız manzara kemirilmiş mobilyalar, parçalanmış oyuncaklar, hatta yenmiş duvarlar bile olabilir. Eğer köpeğimizde yalnızlık anksiyetesi varsa komşularımız köpeğimizin sürekli havladığından şikayet edebilir. Ve ne yazık ki yalnızlık anksiyetesine sahip köpeklerin bir çoğu daha problemin kaynağı bile düşünülmeden ailesi tarafından terk edilir.

Bu kötü durumları yaşamamak için yapmamız gereken şey çok basit; ilk günden itibaren köpeğimizi yavaş yavaş yalnız kalmaya alıştırmak.

Eğer köpeğimizde halihazırda yalnızlık anksiyetesi varsa lütfen ama lütfen ondan ayrılmak bir ihtimal olarak bile aklınızdan geçmesin. Bir pozitif eğitimciye başvurarak ilk adımı atabilirsiniz. Devamında sıkıntıların ne kadar kısa sürede çözüldüğünü görünce siz de şaşıracaksınız.
Yazıyı bitirirken bir pozitif eğitimcinin karşılaştığı bir yalnızlık anksiyetesi vakası hakkındaki anılarını ve yalnızlık anksiyetesi üzerine yaptığı açıklamaları sizlerle paylaşmak istiyorum: sallanankuyruk.com

Unutmayın ki her köpek insanlarını mutlu etmek için yaşar. Her an birbirini mutlu edebilen köpekler ve insanlarından olabilmek dileğiyle…

Selcen Keskin