Pire damlalarını zehirli buluyor ve kullanmaya çekiniyorsanız aşağıdaki yöntemleri köpeğinizde denemeyi düşünebilirsiniz. Bir önceki blogumda pire damlalarının ölümcül etkilerinden bahsettmiştim. Bu blogumda korktuğumuz, iğrendiğimiz bit, pire, kene gibi parazitlerle benim de evde uzun bir süredir kullandığım doğal yöntemlerle nasıl başedebileceğimizi anlatmak istiyorum.
Pire, kene, bit ve iç parazitler yaşayabilmek için zayıf, hasta, iyi beslenmemiş hayvanları seçerler. Pireler zaten hasta olan hayvanlara geldiği gibi, onların bozuk sağlığının daha da kötüye gitmesine yol açabilir. Ancak sağlıklı bir hayvanı hasta etmezler. Kötü kalitede, uygunsuz diyetler, stres, kötü yaşam koşulları parazit saldırılarına kapı açar. Sağlıkla ilgili kuvvetlendirme yapmadıkça pirelere karşı kimyasallarla bile savaşmak problemi çözmez. Önemli olan hayvanınızı dış parazitlere için daha az cazip hale getirmektir.
Pire tarağı ile tarayarak, banyo yaptırarak, bitkisel pire tasmaları veya doğal pire tozları ile kolayca pirelerle mücadele edebilirsiniz. Kesinlikle hayvan sağlığını etkileyen kimyasal, hormonel yöntemlere gerek yoktur.
Beslenme: İşe köpeğinizin bağışıklığını kuvvetlendirecek şekilde beslenmesini değiştirerek başlayın. Hayvanlarınıza her gün hazır mama yerine doğal, çiğ beslenme diyeti uygulayın. Bu onların bağışıklıklarını dış parazitlere karşı kuvvetlendirir. Parazitlerle savaşmada böylece %99’unu halletmiş olursunuz. Sağlıklı bir hayvanda da bit ve pire barınmaz. Pek çok çiğ beslenme taraftarı hayvanlarında pire, kene görmediklerini anlatıyorlar (Yahoogroups-Rawfeeding). Doğadaki bir sürü aslan, kaplan, kurt nasıl yaşıyor sanıyorsunuz? Bunun için çiğ beslenmeyi anlattığım hayvan beslenmesi bloglarıma bakabilirsiniz. Ayrıca İngilizce bilenler için Ian Billighurst “Give your dog a bone” ve “Grow your pup with bones” ve Anitra Frazier “The new natural cat: A complete guide for finicky Owners” kitaplarını önerebilirim.
Çiğ beslenmeyi anlattığım doğal hayvan beslenmesi bloglarıma bakabilirsiniz.
Hayvanınıza uyguladığınız diyeti bağışıklık sistemini kuvvetlendirici ek besinlerle destekleyin. Her öğünde Vitamin B kompleks (10mg dozun yarısı veya dörtte biri olarak) ve sarımsak verin. Vitamin B-kompleksi besleyici mayada bulunmaktadır. Köpeklerde her 25 kilo için günlük 1-2 diş sarımsak verilebilir. Kedilerde sarımsak zehirleyici etkiye sebep olduğundan dolayı kesinlikle verilmemeli.
İçsel pire uzaklaştırıcılar: Sarımsak hoşunuza gitmeyebilir ancak pireler de sevmezler. Köpeğiniz sarımsak yediğinde sarımsak kokusu köpeğin derisinden dışarı atılır, böylece köpek pirelere karşı cazibesini yitirir. Ayrıca Brewer’s yeast mayalı tabletlerden vererek köpeğinizi yine aynı şekilde pirelerden uzak tutabilirsiniz. (Mayanın bazı hayvanlarda alerjiye, kaşıntı ve mantara sebep olabileceği söyleniyor. Sarımsak da kediler için pek önerilmiyor. Ancak ben üzerinde kedi-köpek resmi de bulunan bu ticari tabletlerden arada kedilerime ödül amaçlı veriyordum.)
Bir tatlı kaşığı doğal elma sirkesini köpeğinizin içme suyuna atarsanız bu köpeğinizin derisini bit, pire ve kenelere karşı itici yapacaktır. Eğer köpeğiniz elma sirkeli suyu sevmiyorsa o zaman yarım sirke, yarım su karışımı yaparak aynen citrus uzaklaştırıcı gibi sprey şişesine koyarak köpeğinizin üzerine sıkın. Veya doğal elma sirkesi tabletleri kullanabilirsiniz.
Evde yapılabilecek doğal solüsyonlar: Kimyasalların köpekleriniz üzerindeki etkilerinden korkuyor musunuz? Evde kendiniz de doğal, toksin içermeyen pire uzaklaştırıcı solüsyon yapabilirsiniz.
CITRUS uzaklaştırıcı: Bir limonu dörde kesin üzerine yarım litre (2 bardak) taze kaynamış sıcak su koyun. Bir gece bekletin. Ertesi gün solüsyonu sprey şişesine koyarak köpeğinizin tüm vücuduna, kulak arkasına, kafasına, gözlerine dikkat ederek, koltuk altlarına, kuyruk ucuna kadar sıkın. Genital organlarına gelmemesine dikkat edin.
Aromaterapi uzaklaştırıcı: Baz olarak 10ml saf badem yağı üzerine 10 damla lavanta esans yağı ve 5 damla sedir ağacı yağı ekleyin. İyice sallayın. Pireleri uzak tutmak için haftada en az iki kez hazırlanan karşımdan 1-2 damla köpeğin tüm vücuduna yayın.
Kendi pire tasmanızı yapın: Köpeğinizin kumaş tasmasına ya da köpek bandanasına birkaç damla ökaliptus esans yağı, çay ağacı (tea tree) esans yağı, citronella esans yağı, lavanta esans yağı veya geraniyum esans yağlarından birini iyice sürün. Haftada bir uygulamayı unutmayın. Hazır alacaksanız bitki özlü pire tasmaları kullanın. Kimyasal içerikli tasmaları kullanmayın. Köpekler için yeşil renkli bitkisel pire tasması çoğu petshopta bulunabiliyor.
Evinizde: Pireler zamanlarının çoğunu mobilyaların kuytu köşelerinde rahatsız edilmeden bir köpek geçip de üzerine atlamak için bekleyerek geçirirler. Köpeğinizin yatağını 40 derecede sabunlu suda yıkarsanız, pireler bundan sağ çıkamazlar. Eğer son durulamaya ökaliptus esans yağı eklerseniz bu Avustralya Sidney Üniversitesinin araştırmasına göre %99 ev tozu akarlarını da pirelerin yanısıra öldürecektir.
Pire istilası durumunda evinizi 2 hafta boyunca her gün elektrik süpürgesi ile süpürün. Tekrar süpürge yapmadan bir gece önce normal sofra tuzunu köşelere ve halılara serperek bir gece bekletin. En son elektrik süpürgesinin torbasını atmayı unutmayın.
Elektrik süpürgesi kullanırken önceden torbanın içine diatomik toprak* ya da pire tasmasından bir parça kesip koyun. Ciddi pire sorunlarında elektrik süpürgesi ile süpürdükten sonra torbasını sıkıca kapatarak dışarıdaki çöpe atın, ya da torbayı yakın.
Pire istilası durumunda halılarınızı buharla temizleyin.Yerlerde, köşelerde, deliklerde diatomik toprak kulanın. Yerleri amonyaklı su ile silmek de mevcut pireleri öldürür.
Hayvanınızın yattığı yatağı ve örtülerini sabunlu su ile 40 derecede yıkayın. Bunu haftada bir tekrarlayın.
Evde ayarlanabilir bir ısıtma sistemi varsa 15 dakikalığına ısıyı 40 dereceye ayarlayın.
Hayvanınızın yattığı yatağı ve örtülerini kurutma makinesinde yüksek ısıda 15dk döndürün.
Köpeğinizin yatağına taze at kokusu olan bir at battaniyesi serin. Her ay at battaniyesini yeni at kokan bir battaniye ile değiştirin. (Bunu ata binenler uygulayabilir)
Bahçede: Pire saldırılarını önlemek için pirelerin yaygın olacağı nemli, gölge alanları iyice sulayarak ufak bir gölet yapın. Su çekilirken pireler boğulacaktır. Bahçedeki karıncalar pire yumurta ve larvalarını yerler. Karıncaları yok edecek kimyasallar kullanmayın.
Mekanik düzenekler: Bir ısı veren lamba ve altında sabunlu su dolu bir tepsiden oluşan pire yakalama düzeneği karanlık bir odaya konur, pireler sıcağa duyarlı olduğu için lambaya atlar, aşağı suya düşerler. Hazır olarak elektrikli düzenekler de internette satılıyor. Çeşitli internet sitelerinde satılan böcek uzaklaştırıcı aletlerin köpek tasmaları kullanılabilir. Ancak bunların aslında böcekler aletin yaydığı ses frekansına alıştıktan sonra işe yaramadığı söyleniyor.
Taramak: Her gün pire tarağı ile pire kontrolü yapın. Tarağa gelen pireleri sabunlu suyun içine koyun. Doğal bir pire tozu olan diatomik toprakla* tarama yapabilirsiniz.
Banyo yaptırmak: Pirelere yakalanmış bir köpeği en güzeli şampuan ile yıkamaktır. Bunun için kimyasal içermeyen doğal bir şampuan kullanın. Doğal zeytinyağlı sabun da kullanabilirsiniz. En son durulama suyuna birkaç damla çay ağacı (tea tree) esans yağı veya lavanta esans yağı ekleyin. Bunun bir alternatifi de kendi bitkisel durulama suyunuzu yapmaktır. Bunun için iki kap taze biberiye yaprağını bir litre suda 30 dakika kaynatın. Suyunu süzün, yaprakları atın ve bunu ılık su ile 4 litreye tamamlayın. Bu solüsyonu köpeğin son durulama suyu olarak kullanın. Tüm tüylerine iyice yedirin. Üzerine tekrar su akıtmayın, durulamayın, kendi kendine kurumaya bırakın. Kurutma yapılmadığı için yaz aylarında kullanıma daha uygundur.
Normal şartlarda köpeğinizi bir iki ayda bir defa bile yıkamak fazladır. Derisinde kuruluk ve koku yapar. Ancak ciddi pire istilasında her hafta yıkamak isteyebilirsiniz. Bu durumda derisindeki doğal yağları yok etmeyecek doğal bir şampuan kullanın. Yıkarken ilk önce hayvanınızın boynunu ıslatırsanız pirelerin kafa bölgesine kaçmasını önlersiniz. Yıkarken pire tarağı ile de tarayabilirsiniz.
Dikkat edilecek noktalar:
Eğer köpeğiniz evdeki tüm pireleri uzaklaştırdıktan sonra tekrar pire dolu bir çevreye çıkıyorsa o zaman dışarıdaki pireler için pire uzaklaştırıcıları kullanırken onu bir süre evde tutun. Kesinlikle köpeğinizin yatağına, yattığı koltuklara köpek derisi emeceği için böcek ilacı sıkmayın. Bunun yerine kendi pire tasmanızı yapmada kullandığınız yağlardan bir sulu karışım hazırlayıp oturma yerlerine sıkın. Evde kedileriniz varsa uçucu yağları kullanmayın.
Büyük miktarlarda sarımsak aynen soğan gibi köpeklerde zararlı etkiye sahiptir. Ancak sarımsak soğana göre problem yaratan maddenin çok azını içerir. Dikkatli miktarda kullanın. Örneğin, 25 kilo köpeklerde günlük ile 1-2 diş sarımsak verilebilir.
Eğer hamileyseniz biberiyeli solüsyonu kullanırken eldiven takın, solumayın veya işlemi başkasına yaptırın.
YUKARIDA VERİLEN UZAKLAŞTIRICI SOLÜSYONLAR KEDİLER İÇİN DEĞİLDİR. PEK ÇOK UCUÇU AROMATİK YAĞ KEDİLERİ ÖLDÜREBİLİR VE SARIMSAK ONLARI HASTA EDER.
*Diatomik toprak (Diatomaceous Earth): Kedi, köpekler ve ufak hayvanlarda zararlı kimyasal içermeyen doğal bir tozdur. Pestisit içermeyen kokusuz, leke bırakmayan, işlenmemiş, fosilleşmiş alglerden oluşur. Bu alglerin mikron boyutlardaki sivri kabukları parazitlerin kabuklarına yapışarak onları parçalar ve su kaybından ölmelerine sebep olur.
Kullanım şekli:
Dış parazitler için: Hayvanınızı sakinleştirin. Tarama fırçasının üzerine tozu serpin. Normal bir şekilde tarayın. Fırçanın kıllı ucunun deri yüzeyine temas etmesini sağlayarak kulaklar, ön bacaklar, karın kısmı dahil tüm bedenine uygulayın. Tozun göze kaçmamasına dikkat edin. Eğer hayvanınızda dış parazit varsa her gün kullanın. Koruma amaçlı iki haftada bir uygulayın. Yetişkin ve yavru kedi ve köpeklerin kullanımına uygundur. Yataklara ve halılara da serpebilirsiniz.
İç parazitler için: İç barsak parazitlerinde de etiketinde gıda olarak tüketime uygun yazan bir diatomik toprak iki hafta boyunca hayvanınızın öğünlerine serpilebilir. Böylece barsaklardaki parazitlerin tutunan bacaklarının (kancalarının) kopmasına ve parazitlerin düşürülmesine yardımcı olur.
Uyarılar: Göze kaçarsa hafif sıcak suyla iyice yıkayın. Çocuklarda uzak tutun. Tozu solumayın, uygularken maske takmak isteyebilirsiniz.
Başak Pirtini
Fotoğraf: Efe bahçe keyfi yaparken…
Kaynak: Frances Gavin – Canine Natural Cures
Dr. Richard H. Pitcairn – Complete Guide to Natural Health for Dogs and Cats
Not: Bu blog ilk olarak http://bashico.blogspot.com‘da yayınlanmıştır.
***
Blog içinde bunlar da ilginizi çekebilir:
Asiye kocaeli
23 Mayıs 2012
köpeğim geceleri çok havlıyor anasonlu süt verebilirmiyim
basakpirtini
23 Mayıs 2012
Uyuşturma amaçlı bir şaka sanırım bu 😉 Benim de köpeğim çok havlıyordu geceleri. Ancak sebebine inip gerçek nedenini araştırmanızı öneririm. Belki köpeğiniz apartmana uygun değil, cinsi nedir? Sonra ilgi istiyor olabilir mi? Ya da gündüzleri fazla aktif değil mi? Pek çok soru aklıma geliyor. Pozitif eğitimcilerle iletişime geçmenizi önerebilirim. Sevgiler.
Asiye kocaeli
24 Mayıs 2012
canım ben sadece verirsem zararı olurmu diye sordum cinsi bekçi köpeği biz onu 1 aylık bebekken sokağa terkedilmiş uyuzdan derisi mahvolmuş birşekilde bulduk şimdi 8 ayı bitmek üzere belkide apartman için uygun değil ama bize çok bağlı zaman zaman sahiplendirmeye kalktık sadece bir gün evden uzaklaştırdık intihar etmeye kalkacaktı hiç bir şey yemedi sürekli bizi yalayıp ağladı yani bu sorunlarla başa çıkmam lazım onu kaybetmek istemiyorum evin girişine koyuyorum evin içinde gece gezmesin diye zinciriyle bağlıyorum onu istemiyor bağlıyorum çünkü evde kedimde var nasıl bir çözüm bulacağımı bilmiyorum o yüzden beni lütfen yadırgamayın teşekkürler
basakpirtini
28 Mayıs 2012
Anasonlu süt konusunda bilgim yok, sonuçta süt içebilir ancak çiğ süt olması iyi olur beslenme açısından. Pastörize sütler zaten insanlara dahi faydası az. Yatıştırıcı bir şeyler vermekten ziyade yanında olup onu anlamaya çalışmak en iyisi Zeynep’e katılıyorum. Benim köpeğim de geceleri havlardı, yanına çağırmak için, biri yanında dursa havlamazdı.
hakan
24 Mayıs 2012
Merhabalar burada bahsedilen çiğ beslenme diyetine yaklaşık 1 senedir devam etmekteyim.İnanın köpeğimde çok fazla değişiklikler gözlemledim.Bir kere köpeğim kuru mama ile beslenirken başı hastalıklardan bir türlü kurtulamadı.Zaman zaman köpeğimin gözleri sulanıyor ağzından salyalar akmaya başlıyor ve bir kaç gün nerdeyse hiç bir şey yiyemiyordu.Tam 3 farklı veterinere gösterdim bir tanesi hemen gözünden ameliyat yaptı.Fakat bu çare olmadı sürekli bu durum tekrarladı diğeri köpeğimi uyutup solunum ve yemek borusunu kontrol etti (yutkunamadığı için kıymık batmış olabilir diye) ve antibiyotik verdi.Sonuncu veteriner de çare bulamadı.En sonunda ben kuru mamayı tamamen kestim (çünkü köpek bir kaç gün yiyemediğinde düzeliyor diye) ve sonuç ne oldu biliyormusunuz o gün bu gündür 1 kere bile tekrarlamadı.Köpeğime kuru mama alerji yapmıştı.Büyük ihtimal mama içindeki mısır,soya gibi GDO lu tahıllardan.Bu mama market maması da değildi üstelik.Herneyse ben dediğim gibi 1 senedir çiğ diyetle besliyorum köpeğimi.köpeğim bir kere eski zayıf halinden kurtuldu.Şu an nerdeyse haziran ayına girdik ve hiç bir kimyasal madde kullanmadığım halde üzerinde bir tane bile kene ya da pire yok.İnanırmısınız köpeğim geçen sene pireden ve keneden kurtulamıyordu ve ben de o sırt damlalarından mecburen yaptırıyordum.Ama istemiye istemiye çünkü bu hayvanın bu ilaç kanına geçip aylarca kene ve pireleri zehirliyorsa kimbilir bu hayvana ne kadar zarar verir diye düşünmeden de edemiyordum.Köpeğime daha çok çiğ tavuk ağırlıklı haftada bir dana dalağı, bazen işkembe,çok az ve kılçığı alınmış (norveç uskumrusu pulsuz ve omega 3 açısından zengin olduğu için) bütün bunları çiğ olarak veriyorum.Etrafımdaki insanlar niye çiğ veriyorsun hayvana zarar verirsin hayvan mikrop kapar gibi şeyler söylüyorlar.Onlara bu hayvanların milyonlarca senedir zaten çiğ olarak beslendiklerini bağışıklık sistemlerinin ona göre olduğunu anlatmaya çalışıyorum.ama tanıdığım ve köpeği olanları ikna edemiyorum gidiyor veterinerlerine soruyorlar ve onlarda tabi kuru mamayı öneriyorlar.Onlara kuru mamanın aynı zamanda ticaretini yapan veterinerlere gidip hangisini yapalım diye sorarsanız elbette kuru mamayı önerirler diyorum ama nafile.Bir kere veterinerlerin artık çoğuna güvenmiyorum.Arkadaşımın köpeğine iç parazit hapı olarak tanesi yaklaşık 1 tl olan quadrex adlı iç parazit hapını tanesi 10 tl den 7 adet 70 tl ye üstelik prospektüsünde 40 kg ve üstü köpeklere 2 adet dediği halde yani köpek 100 kg de olsa 2 taneyi geçemez gitmiş köpeğe 7 tane tablet yutturmuş. (bu arada köpeği kangal 80 kg civarında) bunu anlattığım halde bana inanmamakta israr ediyor.Tabi ben veteriner değilim ya.ama enayide değilim.Okuyup araştırıyorum.Kimse kusura bakmasın veterinerlerin çoğuna da güvenim kalmadı artık.Çoğu işe sadece para gözüyle bakıyor.Her neyse biraz uzun oldu paylaşmak istedim.Bu arada izmirde yaşamaktayım köpeğim kangal ırkı bir köpek.Selamlar.
Asiye kocaeli
24 Mayıs 2012
merhaba ben evimde collie cinsi köpek besliyorum geceleri çok havlıyor hatta bu sebepten dolayı eve almak zorunda kaldık ona zararı olmayacak bir ilaç yada yöntem varmı hem o sakin sakin uyusun hemde biz yardımcı olursanız sevinirim teşekkürler
Murat
02 Mart 2016
Pilli havlama kolyesi en iyisi
basakpirtini
28 Mayıs 2012
Çiğ beslenmeye geçmeniz harika olmuş, zaten köpekler için en uygun olanının bu olduğunu ben de çok okuyup inandım. Her cinsin kendi genetiğine gore beslenmesi gerekiyor. Kimsenin anlamaması normal, nasıl insanlarla ilgili beslenme konuları bu günlerde TVde çok tartışılıyor, inanan var, inanmayan var binlerce senelik beslenme yöntemleri tekrar ortaya çıkıyor… Hayvanlara da sıra gelecek, binlerce yıldır insanların yanında nasıl beslenmişler şimdi yurt dışında ve yabancı yayınlarda kitaplarda bahsedilen çiğ beslenme umarım yakında Türkiye’deki veteriner hekimlerce de anlaşılır. Nasıl kendimiz için iyi besinleri bulup yemeye çalışıyorsak (ben kendime göre konuşuyorum tabii 😉 ) hayvanlarımızın da gerçek besinleri hak ettiğini düşünüyorum. Sevgiyle…
Murat
02 Mart 2016
Pilli havlama kolyesi en iyisi
feride
29 Haziran 2018
Hakan bey benim de bir kangal köpeğim var iç parazitler i.in ne yapmalı,
hakan
24 Mayıs 2012
Bir de birşey eklemek istiyorum.Alakası var mı bilemiyorum ama çiğ diyete başladıktan sonra köpeğim kışlık tüylerini daha geç dökmeye başladı mesela şu anda yeni dökülmeye başladı halbuki önceki senelerde kuru mamayla beslerken nisan ayında tüyleri dökülmeye başlardı.Bununla bir alakası var mı? bilemiyorum ama bunu gözlemledim.
basakpirtini
28 Mayıs 2012
Çiğ beslenmenin tüyleri daha sağlıklı yaptığını düşünüyorum. Dolayısıyla tüylerin ömürleri daha uzun oluyor olabilir.
zeynep bilgi
24 Mayıs 2012
Havlayan köpek sahiplerinin durumunu anlıyorum. Gece köpek havlaması ne kadar tahammüllü de olsanız bir süre sonra insanın içini tüketir. Tabi köpeği durumu bilmeden birşey önermek çok zor. Ancak belki yardımcı olabilir diye birkaç şey söylemek isterim. Köpekler yanlızken daha çok havlıyor.. Köpeğiniz evde bakılıyor ise, onu yatak odanıza, veya odanızın girişinde bir yere almanız yardımcı olabilir.. Yatağınıza alın demiyorum, ama yakınınızda olması onu teselli edebilir..
Köpeğiniz bahçede ise, onunla gece uzun uzun zaman geçirmeniz gerekebilir. Bizim oğlumuz da geceleri komşu köpeklerle koro halinde havlardı.. Bir hafta kadar sık sık yanına gittim (kulubesi hemen salon verandamızda; yani uzak değil). onunla oturdum. Bazen gecenin 3’nde çıktım yanına ve bir saat geçirdim. Havlamayıp sakince yanımda kaldığı zamanlar mutluluğumu paylaştım (sakince okşadım, şarkı mırıldandım). Bir şekilde ona havlamasını değil, havlamamasını sevdiğimi anlattım gibi geliyor. Cezalandırmadım, bağırmadım. Siz de biliyorsunuz, havlayan köpeği sesle susturamazsınız. Bağırdığınızda o da daha bir yüksek sesle havlayacaktır: “ah ne güzel insanım da eşlik ediyor” diyecektir. Aksine sakin olmak önemli. Sakin bir insanın enerjisinden daha sakinleştirici bir madde bilmiyorum.
Gülgün
28 Haziran 2012
Merhaba,
GR cinsi oğlumun son 9 yılını Barf beslenmesi ile geçirdik. Hem sağlığı, hem tüyleri hem de dişleri için çok faydalı oldu . 12.5 yaşında eklem sorunu nedeniyle kaybedene kadar hiç bir ciddi sağlık sorunu yaşamadı . Çiğ et -tavuk-balık ile besleyenlere bir önerim olacak; çok güvenilir yerlerden temin edin ve günlük öğünler halinde poşetleyip en az 12 saat derin dondurucuda bekletin. Çözülmesi için de buzdolabında tutun, asla oda ısısında değil. Böylece bakteri sorunu da yaşamazsınız..
basakpirtini
01 Temmuz 2012
sevgili Gülgün, ne kadar iyi etmişsiniz. Okuyarak inandığım yöntemleri uygulayan biri olarak yorumunuza çok sevindim. Söylediklerinize kesinlikle katılıyorum. Kaybınıza çok üzüldüm, içinizden köpek sevdigi eksik olmasın 🙂
Bülkent
27 Şubat 2013
Merhabalar…Bir çok yazınızda sağlıkla ilgili önerilerde bulunmuşsunuz,hatta tarifler ve ölçüler vermişsiniz. Çok merak ederek soruyorum veteriner hekim ya da beslenme uzmanı mısınız veya bir veteriner hekime danışarak mı bu yazıları yazıyorsunuz? Çünkü verdiğiniz bir çok bilgi ancak bir veteriner hekim tarafından verilmesi gereken bilgilerdir.Eğer hekim değilseniz bu bilgileri vermek yerine veterinerinize danışın demek daha doğru olur sanki…
basakpirtini
09 Mart 2013
Merhaba, ben arastiran ve cok okuyan bir kimyagerim. Verdigim bilgiler elimdeki ingilizce yabanci veteriner hekimler tarafindan yazilmis dogal kedi ve kopek bakimi kitaplarindaki olculerdir. Her blogun altinda kaynaklar yer aliyor ilginizi cekerse okumanizi tavsiye ederim. Bunlar ne yazikki sinirli zamanimda -4 ayri blogum ve dogal anneyim adinda 3000 kisilik bir FB anne grubum var-urettigim turkce kaynaklara dondu keske daha fazla uretebilsem. Kitaplar dolusu bilgi Turkceye cevrilmeyi bekliyor ancak burada ozet geciyorum. Kendi bashico blogum ustunde dediginiz gibi bir cumlem yer aliyor zaten. Sevgiler.
OĞUZ
31 Mayıs 2013
Köpek havlıyorsa bir kaç yöntem söylemek isterim. Köpeğin ağzını tutarak şşşt sesiyle uyarın. Her havlamada bunu yapın. Bazı köpekler yalnız kaldıkları ve korktukları için havlarlar. Bunun için hayvanın yanına bir radyo koyarak bunu önleyebilirsiniz. Köpekler genelde ıslatılmayı sevmezler. Her havlamada oyuncak bir su tabancasıyla ıslatın. Ancak bunu bir hafta boyunca boyunca ısrarla yapın. Sonunda operant koşullanmayla eğer havlarsam kesinlikle su gelecek bilinci yerleşecek ve havlamayı bırakacaktır…
H. Fatoş (GÜR) AKINOĞLU
14 Ekim 2013
Merhaba, önerileriniz son derece güzel ve deneyimlere dayanıyor. Teşekkürler. Sadece ikilemde kaldığım için soruyorum. Bazı kaynaklarda sarımsağın köpekler için zararlı olduğu belirtiliyor. Ne dersiniz?
zeynepbilgi
16 Ekim 2013
Fatoş hanım sarımsak köpekler için kesinlikle zararlı, ancak azı yararlı diyorlar. Kabul edilen günlük ölçü olarak şunu veriyor kaynaklar:
5 – 9 kg köpek için: yarım diş sarmısak
10 – 19 kg: 1 diş sarmısak
20 – 34 kg: 2 diş sarmısak
35 – 49 kg: 2,5 diş sarmısak
50 kg +: 3 diş sarmısak
Sorduğunuz ve konuya açıklık getirmemize yardımcı olduğunuz için teşekkür ederiz.
H. Fatoş (GÜR) AKINOĞLU
16 Ekim 2013
Anladım. Cevabınıza çok teşekkür ederim. Aspirin de kediler için zararlıdır. Ama kedimin çapraz bağı kopunca, operasyon yerine ilaçla tedaviyi tercih etmiş ve Glucosamin, Omega3, kontrollü miktarda aspirin, infrared lamba ile evde fizik tedavi vd.den sonra eskisinden sağlam bacak sahibi olmuştu. Belki sizin ya da diğer okuyanların işine yarar diye, tedaviyi anlatan sayfayı aşağıda veriyorum. Sevgiler
http://www.diyabetikkedi.com/index.php?option=com_content&task=view&id=177&Itemid=5
zeynepbilgi
16 Ekim 2013
Fatoş hanım, ilgili yazı linki için teşekkür ederiz. Bu arada, yukarıda verdiğim sarmısak ölçülerini revize ettim, lütfen bakar mısınız? Sevgiyle 🙂
H. Fatoş (GÜR) AKINOĞLU
16 Ekim 2013
Çok teşekkürler Zeynep Hn, Hemen notlarıma ekledim.
Bloğunuza birkaç soru yazmıştım. Cevaplamanız beni çok mutlu etti.
Belki daha önce göndermeyi başaramamış da olabilirim ama aklımı kurcalayan çok önemli bir sorum daha var.
Çoktandır hem hayvanların, hem de insanların asit alkali dengesi üzerine yazılar okuyorum ve çok aklıma yatıyor. Ama ikilemde kalıyorum. İnsanlarda böbrek ve diğer organların asiditeden zarar görmemesi için alkalileştirecek yiyecekler önerilirken, hayvanlara asiditeyi artıracak yiyecekler öneriliyor. Sanırım sizin blogunuzda da benzer bir paragraf görmüştüm. Metabolizmalar elbette farklı ama asit onlarda da böbrek ve diğer organlara nasıl zarar vermiyor?
Sevgiler
basakpirtini
16 Ekim 2013
Merhaba Fatoş hanim, alkali diyeti ile ben de ilgileniyorum. Veteriner hekim degilim ancak benim okuduklarimdan soyleyebilecegim insanlar ve kopekler farkli turler. Temel organlarimiz ayni olsa da yapisal enzimlerimiz farkli oldugu icin farkli tur yiyeceklerle besleniyoruz. Ornegin insanlar meyveci bir yapiya sahipken kopekler etobur bir yapidalar. Bizde meyveleri sindirebilen enzimler var, kopeklerde de et ve kemigi. Ayrica metabolizmalar ve uretilen ic kimyasallar hakkinda henuz tamamen tum detaylari cozebilmis degiliz. Bobrekler de uretilen idararin asit alkali durumuna gore icindeki farkli mineral oranina bagli olarak normal disi tas olusturabiliyor. Sonucta tam sorunuzun cevabi olmadi belki ama her turun kendi besinleri ile beslenmesi denge yaratirken, turun metobolizmasi disi besinleri tuketirken sonraki uretim diger genel kimyasina ters dusuyor.
zeynepbilgi
17 Ekim 2013
Fatoş hanım, blog yazılarımızdaki yorumlarınızı gördük ve çok memnun olduk. İlgili yazar arkadaşımıza ilettik. Yazarımız size cevap yazacaktır.
Çiğ beslenme kedi ve köpekler için bence en doğal beslenme. Onların sindirim sistemi tamamen çiğ et sindirmek üzerine tasarlanmış. Kedi de köpek de her ne kadar evcil hayvanlar olsalar da, biyolojik evrimlerinde henüz yabanıl akrabalarından pek uzaklaşmış değiller. Dolayısı ile sindirim sistemleri tam olarak çiğ beslenmeye adampte olmuş durumda. O yüzden insan için doğru olan beslenme kedi köpekler için doğru olmuyor.
Sindirim sistemindeki en önemi fark, besinlerin mide ve bağırsakta geçirdikleri zamanın farklı olmasıdır belki de. İnsanların sindirim sisteminde, besinler mideden nispeten kısa bir sürede bağırsaklara geçer ve bağırsaklarda daha uzun kalır. Kedi ve köpeklerde ise midede daha uzun kalır ve bağırsakları kısadır. Besinler daha çok midede sindirilir ve bağırsakta kısa zaman geçirirler. Bu önemli bir fark yaratıyor olmalı. Benim verebileceğim cevap böyle. Ancak daha kapsamlı bir bilgiye ulaşırsam tekrar paylaşırım Fatoş hanım. Tekrar yazılarda birlikte olmak dileğiyle. Sevgiler.
H. Fatoş (GÜR) AKINOĞLU
17 Ekim 2013
Ben çok fazla sorduğumun farkındayım. Ancak çevremde pek çok hayvansever benimle hemfikir olsalar bile, hiç biri konuyla ilgili bilgi sahibi olmadığı gibi, araştırmak da istemiyor, ya veterinerlerinin ya da benden duyduklarının peşinden gidiyorlar. Oysa bir araştırmacı olarak, ben araştırıyor ve paylaşıyorum ama sonuçta bilim dallarımız farklı olduğundan, kendi süzgecimden geçirmek için bile, ilgili bilim dallarındaki yazarların verdikleri bilgileri kendi beynime kabul ettirebilmek için, kendi popüler dilime çevirmek zorunda kalıyorum 🙂 Bir başkasına aktarmak için de onların diline tabii. Sizleri de, aradığım bilgilerle donanmış görünce, soru yağmuruna tuttum.
Başak Hn. çok teşekkür ederim. Alkali-asit dengesi için ne yazık ki beslenmeci bir vet. hekimle tanışamadım. Yıllarca diyabet konusunda bile hemfikir olabilmek için çok uğraştım. Sonunda önerdiğim şekilde basit kan almalar, protein ağırlıklı beslemeler başladı ama bunca yıl sonra bile hala diyabetik mamaları diyet mama diye satan, hayvanlarda 12 saatte bir yapılabilen Lantus’u günde 4-5 kez yapan, yaptıran veterinerlerin olduğunu duyduğumda çok üzülüyorum.
Babamın son günlerinde gelişen organ yetmezliğini, kedilerimin son dönemlerinde başa çıkamadığım böbrek yetmezliğini, acaba ortaya çıkmadan önce alacağım tedbirlerle engelleyemezmiydim sorusunun cevabını bulmak için neler vermezdim. Amacım yaşamı uzatmak değil, sadece daha kaliteli bir yaşam sağlayıp, acısız zaman geçirmelerine yardımcı olmak. Son yıllarda geçirdiğim acı deneyimlerden sonra, 1 yıldır yatağa ve makineye bağlı bir yaşam süren annemin yaşam kalitesini bu sayede nispeten yüksek tutabiliyorum.
O yüzden, holistik tedavilere inanan ve bilen veteriner ya da kişilerle görüşmeyi istiyorum.
Zeynep Hn, Besinlerin hayvanların sindirim sistemindeki etkileri konusunda çok haklısınız. Hele kuru mamaların kedi ve köpeklerin midesinde 14-15 saat çamur gibi kaldığını öğrendikten sonra çok üzülmüştüm. 3 yıl önce kaybettiğim kedilerimi son yıllarında çiğ beslemeye başlamıştım. 18-20 yaşındaki pisilerimin nasıl hareketlendiklerini, canlanıp daha keyifli hale geldiklerini bizzat gözlemlemiştim.
Melek bize geldikten sonra, bir klinik ziyaretimizde ortada gezen distemper’li köpekle karşılaşmasından sonraki 13. gün kanlı, şiddetli ishal başlayınca şok olmuştum. Çok ağır bir tedavi sürecinden sonra iyileşmesine rağmen dışkıda kan 7 ay daha sürmüştü. Mecburen 1 yıl boyunca i/d mama ve hindi göğüs eti ile besledim. Aslında kuru mamadan nefret etmesine rağmen zorla yedirdiğim için çok kilo aldı. Ne zaman ki herşey yoluna girdi, hemen çiğ beslemeye geçtim. Şimdi yavaş yavaş karnı kavislenmeye başladı. Ardından inceleceğini biliyorum. Diyabetik kedim Tarçın’da çiğ beslemeden sonra 5 kg vermişti.
Orada olduğunuzu bilmek bana güç veriyor. Elleriniz, kaleminiz dert görmesin. Sevgilerimle
zeynepbilgi
30 Ekim 2013
Fatoş Hanım,
Deneyimlerinizi aktararak yaptığınız eşsiz katkı için teşekkür ederiz. Bu arada bizi daha da araştırmaya sevk ettiğiniz için de ayrıca teşekkür ederim. Sayenizde çok güzel bir makale buldum:
Bone and Food Values For Raw Feeding Dogs
Eğer ingilizce okurum derseniz, yazının üzerine tıklayarak makaleye ulaşabilirsiniz. Makale çok net bir şekilde çiğ beslenmedeki kemik ve et oranının ne olması gerektiğine odaklanıyor. Ancak, makale içinde konuşmamıza ışık tutacak bir bilgi de var: Kemik, çiğ beslenme diyetinin vazgeçilmezi. Sadece kalsiyum kaynağı olduğu için değil, asid-alkali dengesini sağlamak için de önemli. Dolayısı ile yüzde 10 ila yüzde 25 arasında kemik alımını öneriyor.
Buradan anladığım kadarı ile, sorunuza belki cevap şu olabilir: çiğ beslenmedeki kemik, alkali dengesini kurmayı sağlıyor. Dolayısı ile tüm sistem ve tabi bu arada böbrekler aşırı asitin etkisinden kurtulmuş oluyor. Bilmiyorum doğru mu yorumluyorum.
Sizin gibi okurlarımızın olması (ki sadece okur gibi değil, çemberin bir parçası olarak görüyorum) bizi çok sevindiriyor. Lütfen tekrar tekrar sormaktan, katkı koymaktan, yanlışımız olursa düzeltmekten vazgeçmeyin.
Sizi sık sık sayfalarımızda görmekten memnun oluruz.
Sevgiyle.
H. Fatoş (GÜR) AKINOĞLU
03 Kasım 2013
Merhaba Zeynep Hn, çok geciktim yazmakta kusuruma bakmayın. Evde yoğunluk olunca, konsantre bir şekilde oturup yazmak zorlaşıyor. Araştırmalarınıza çok teşekkürler. Tam da yazdığınız noktada soru işaretlerim var. Daha önce Başak hn cevaplamıştı bu sorumu. Ama içimde bir yerlerde birşeyler yine de eksik. Çiğ besleme, kemik, vs asit alkali dengesini sağlıyor. Ancak bizde yani beşerilerde alkalileşmek, böbrekteki yükü de azaltıyor, tamam. Ama kedi köpek gibi patili canlıların metabolizması daha asidik olarak dizayn edilmiş. Dolayısı ile doğadayken aldıkları yüksek kalitedeki protein, hem sindirim sistemini daha asidik hale getiriyor, hem de böbrekleri yormuyor.
Peki böbrek yetmezliği başladığında neden veterinerler böbreklerin daha az yorulması için hemen proteini azaltıyor? Aslında biliyoruz ki, böbrekleri asıl yoran protein değil, içindeki fosfor. Bir görüşe rağmen, Fosfora rağmen, eğer kaliteli hayvansal protein yeteri kadar (çok fazla değil) verilirse, bu böbreklerin yıkımında çok zararlı değil. Hatta eğer fosfor, kalsiyum içeren gıdalarla (örneğin yumurta kabuğu) bağlanıp, böbreklerden uzaklaştırılır ve bağırsaklardan atımı sağlanırsa, böbrek yetmezliği olan patili hastalar, daha uzun ve kaliteli bir yaşam sürebiliyor.
Burada puzzle’ın eksik kalan parçası, asiditeden bahsedilmemesi. Yukarıda anlatılanlara göre, hayvansal proteinin sağladığı asidite, onların yapısı gereği böbreklere zarar vermiyor. Ama sizin (ve bazı araştırmacıların) araştırmanızdan çıkan sonuç, kemiğin alkalileşmeye yardımcı olup, böbreklerin yorulmasını engelliyor.
O zaman asidite mi, asidite m, alkalileşme mi? Bu taşlar, henüz kafamda yerlerine oturmadı.
Taşlar yerine oturduğunda, patili bebeklerimizin böbrek yetmezliği sürecinde çok önemli olan beslemeyi doğru yaparak, yaşam kalitelerini artırabiliriz. Ben, canlıların metabolizmasının kendini iyileştirme ve yeni durumlara adapte olma gücüne inanıyorum. Bu demektir ki, böbrek yetmezliğinde (sinyal verdiğinde zaten nefronların %85’i zarar görmüş demektir) kalan nefronlarla bile metabolizma yaşamına devam edebilir. Yeterki biz ona kendini toparlayacak ortamı ve zamanı verelim.
Kendi yaşadıklarımda şunu gördüm: kedilerimde böbrek yetmezliği tespit edildiğinde eğer veterinerlerin istediği gibi proteini azaltır, k/d mamaya geçersem, zaten yükselen üre ve kreatinin nedeniyle mide bulantısı, mide ve bağırsaktaki lezyonlar nedeniyle sıkıntıları olan bebeğimiz, içinde bitkisel protein bolca olan k/d mamayı da yemiyor, ya da zorla yediriyoruz. Vücut yeterince beslenemediği için de, çöküş çok sert oluyor ve hızlanıyor.
Bir yolu olmalı bunun. Bu nedenle uzun yazıyorum ve hep soruyorum. Bir nevi yüksek sesle konuşmak gibi bir şey bu benim için.
İlgi ve sabrınıza tekrar teşekkür ederim. Dilerim bizleri okuyan ve aydınlatabilecek olan birileri çıkar ve sabırla bize bilgi verir. Biz de araştırmaya devam tabii. Verdiğiniz linki de tekrar tekrar inceleyeceğim. Belki kıyıda köşede kalmış bir şey bulurum diye 🙂
Sevgilerimle
zeynepbilgi
05 Kasım 2013
Fatoş Hanım, harikasınız gerçekten. Sizin gibi okurlarımızın ve katkı verenlerimizin olması ne güzel.
Yazdıklarınız ve sorularınız bizi de düşünmeye sevk ediyor.
İnancım o ki, böbrek yetmezliği sorununda kaliteli protein alımı böbrekleri yormuyor. Bunu iki kaynakla teyid edebilirim: Raw&Natural Nutrition for Dogs (Lew Olson, PhD) ve The Nature of Animal Healing (Martin Goldstein, D.V.M).
Böbrek sorunlarında asitide ve alkali dengesine farklı yaklaşmak gerekmediğini düşünüyorum (eğer yorumunuzu doğru anladı isem). Kaliteli hayvansal protein alımı devam ettiği sürece asit-alkali derecesinin değişmemesi gerektiğini düşünüyorum. Dediğiniz gibi bazı durumlarda proteinin değil fosforun düşürülmesi gerekiyor, ancak bu da et veya diğer proteinli besinler içindeki fosfor oranının düşürülmesi ile sağlanabiliyor. Fosfor düştüğü oranda kemik de azaltılarak yine denge sağlanır diye düşündüm basit bir mantık yürüterek.
Yukarıda bahsettiğim kaynaklarda asit-fosfor dengesine dair özel bir not görmedim, böbrekle ilgili sorunlarda.
Acaba sorunuzdaki hangi hassas noktayı kaçırıyorum diye de düşündüm.
Araştırma, sorgulama ve doğruyu bulma azminize hayran olduğumu ne kadar ifade etsem azdır. N’olur tekrar tekrar yazmaktan, sormaktan, hatamız olursa düzeltmekten çekinmeyin.
H. Fatoş (GÜR) AKINOĞLU
05 Kasım 2013
Zeynep Hn,
Ben de kaliteli protein alımının böbrekleri yormadığını düşünüyorum. Bunun şöyle bir hikayesi de var. İlk kaybettiğim kedim Mischa (16 yaşındaydı) aniden yemeyi kesip, sık solumaya başlayınca kendi veterinerim tatilde olduğundan, eski veterinerime götürmüştüm. Çektiği film çok flu idi. Vücutta çok sıvı biriktiği için iç organların görünemediğini ama göründüğü kadarıyla da böbreklerin gitmiş olduğunu söyledi, k/d mama verdi. Başka bir şey de önermedi. Kedim tatsız k/d mamaları yemiyordu, mecburen tek tek yutturup sayıyordum. Bugün 5, yarın 10… 40 vs. Yeterince yutturmama rağmen, giderek eridi, ayakta zor duruyordu. Israrımla serum veriliyordu. Ama zor nefes alıyordu. Sonra veterinerim dönünce ona koştum, film pırıl pırıldı ve böbrekler de fasulye gibi kocaman görünüyordu. Asıl sorun akciğerdeki bloke idi. 1 yıldır farkında olduğum meme tümörü metastaz yapmış, akciğeri bloke etmişti. Ondan sonra oksijen tüpleri, zorla beslemelere başladım ama olmadı 😦 http://www.diyabetikkedi.com/index.php?option=com_content&task=view&id=132&Itemid=35
Aradan yıllar geçtikten sonra, kardeşi Mahzun birden yemeyi kesti. Ama artık deneyimliydim. Hemen veerinerimize koştum, tahlillerde böbrek değerleri oldukça yüksekti. Veterinerimiz hemen serum başladı ve k/d mama önerdi. Ben de karşı öneride bulundum. 20 gün k/d verecektim ve sonunda yapılan tahlillerde yükselme devam ediyorsa, çiğ ve kaliteli proteinle beslemeye geçecektim, 20 gün sonraki tahlillere bakacaktık. İlk 20 günün sonunda yükselme devam ediyordu, çiğ beslemeye geçtim. 20 gün sonra değerler inişe geçmişti. Yeni bir anlaşma yaptık, bu şekilde devam edecek, damar yolundan serum bittikten sonra haftada 3 kez deri altı serumla devam edecektim. Herşey iyi gitti, yeniden toparladı, mutlu yaşamaya başladık ve ben hayatımın hatasını yapıp, deri altı serumu ihmal ettim. 19 yaşında, yeniden hastalandı ama artık deneyimli olduğumdan, veterinerimizin de desteği ile klinik yerine tüm tedavilerini evde yaptım. Serum alırken bahçe ve pencere keyfi yaptı, Mischamın çektiklerinin hiç birini yaşamadı ve aramızdan mutlu ayrıldı.
Bu kadar uzun yazmamın nedeni, doğru bir yol bulmuştum ama birşeyler eksikti. Mesela arada verilen Lasix aslında doğru ilaç değildi. Onun yerine Karahindiba Çayı olmalıymış. Deneyen dostlarımdan yeni öğrendim. Bazı kimyasalların yerine onarıcı etkisi olan doğal yolları bulmalıymışım. Amacım uzun değil, kaliteli yaşatmak. Ama uzun da yaşayabiliyorlar, Tarçınım gibi. Diyabete rağmen, 20 yaşında aramızdan ayrıldı.
Benden daha iyi bilenler olmalı, onları bulmalıyız, herşeyi yeniden keşfetmek yerine. O yüzden ayrıntılara giriyorum. Mutlaka birileri çıkacak ve “böbrek yıkımının nedeni bu, çaresi bu” diyecektir diye umuyorum. The Nature of Animal Healing’i biliyorum. Diğerini de okuyacağım. “Fosfor düştüğü oranda kemik de azaltılarak yine denge sağlanır” diye düşünüyorsunuz. Acaba?
İnsanlarda, asidite arttıkça, kanserli hücreler güçleniyor, ayrıca vücut bu asitten kendini korumak için etrafını kemiklerden çaldığı yüksek orandaki kalsiyum ve magnezyum ile sarmalıyor ve tehlikesiz hale getirmeye çalışıyor. Böylece bizim osteoporozumuz başlıyor. Oysa alkali beslenme yapanlarda kemik erimesi yok denecek kadar az veya yok.
Hayvanlarda, buradan hareketle bir varsayım yürütülebilir mi? “hazır mamalarındaki bol karbonhidrat, kalitesiz protein, kimyasal katkı maddeleri ile alkalileştirilip, asiditesi azalan metabolizma, kendini savunmak için başka malzemelerden çalıyor ve bu da böbrekleri tahrip ediyor” olabilir mi? Çünkü, çocukluğumda sadece akciğer (çoğunlukla çiğ) ve ev yemekleri ile beslediğimiz kedilerimiz uzun yıllar bizimle yaşarlardı. Çiğ balığın kedilere zararlı olduğunun söylenmesine rağmen, Foça’da balıkçı barınağında sadece çiğ balıkla beslenen kedinin 20’li yaşlara kadar yaşadığını biliyoruz. Yani biryerlerde bir yanlış olmalı. Ama nerelerde?
Sevgilerimle
zeynepbilgi
11 Kasım 2013
Fatoş hanım, keşke sorularınıza cevap verebileseydim, veya en azından sizinle birlikte düşünebilecek kadar bilgim olsaydı. Öyle güzel analizler yapmışsınız ki, hem köpek ve kedilerim için, hem de kendim için faydalanıyorum yazdıklarınızdan. Daha fazla araştıracağım. Bulduklarımı paylaşırım. Sevgiler.
gozde
26 Aralık 2013
Kopegim uzum sirkeli su icti bisey olurmu acil cvp verin nolur
zeynepbilgi
03 Ocak 2014
Hiç birşey olmaz. Keşke elma sirkeli su içmiş olsaydı, harika olurdu!
Elif
01 Mayıs 2014
kusura bakmayın ama bacakları olan iç parazit hiç görmedim ben. lütfen hekiminize danışmadan bir şey yapmayın. kaş yapayım derken göz çıkarırsınız. sonra üzülmeyin.
zeynepbilgi
18 Ağustos 2014
bacak yerine kanca diyelim 🙂
samet
13 Ağustos 2014
Kopegime bilincsizce bi tavsiye ile bocek ilaci sktim ve kopegim saatlerdir yerinde duramiyo ve aci cekiyo surekli bagriyo agzindanda kopuklu salyalari akiyo kopegim pekines cinsi ve 17 aylik acil cozum olarak ne yapabilirim
zeynepbilgi
18 Ağustos 2014
Bu ciddi bir durum. Ne kadar miktarda cildine temas etti bilmiyorum. Cildi tahriş olmuş olabilir. Tabi ciltten aldığı sprey kanına da karışarak zehirleyebilir.
Hemen bir veterinere gidin lütfen. Şampuan ile yıkamanızı önermem, çünkü cildini yakabilir. Ancak sıcak olmayan ılık (sabunsuz) bir suya köpeğinizi sokun. Bu rahatlatabilir.
Geçmiş olsun
Tahsin Bukru
30 Ekim 2014
Sıyah labrador kopegım on ayaklarını hep yalıyor neden acaba
zeynepbilgi
15 Şubat 2015
Yürüdüğü yerlerde ona alerji yapan birşey olabilir ve kaşınıyor olabilir… Tabi temizlik yapıyor olma ihtimali de var. Veya can sıkıntısını böyle gideriyordur. İzlemek ve ihtimaller üzerinde tek tek durmak gerek.
turgut
18 Kasım 2014
benim bir av köpegim var ara sıra agzından uzun bi salya geliyo bunun sebebi ne olabilir yardımcı olursanız sevinirim
zeynepbilgi
15 Şubat 2015
Bazı köpeklerin salyaları akar; bu ırksal bir özellik. Yapacak birşey olmadığı gibi endişelenecek bir şey de yok.
Ece
13 Şubat 2015
Cok acil ve cok onemli bi soru sormaliyim bizimde kopegimiz 2 haftadan beri hasta ve veterinerlerden cikamiyoruz surekli igne serum yapiliyor kanli ishal ustunede genclik hastaligi oldugu soyleniyor. Diatomik toprak Cok ilgimi cekti cunku bagirsaklarnda parazit oldugu soyleniyor, kopege rahatlikla yedirebilir miyiz ve nerden bulunur sizin dediginiz dogal olan cunku internette bulamadim acilen cevap verirseniz cok memnun kalirim.
basakpirtini
15 Şubat 2015
Merhaba, diatomik toprak ben de bulamadım Türkiye’de. Ancak aynı şekilde parazitleri yok etmek için başka bir toprak çeşidi olan bentonit kili’ni de içirebilirsiniz. Bunun için http://www.medikil.com‘dan telefonla bilgi alabilirsiniz. Hayvanlara da oradan kullanıldığını biliyorum. Yakında hayvan bloglarımda yer alacak. Bentonit ile ilgili bilgi için http://dogalanneyim.blogspot.com.tr/2015/02/adan-zye-bentonit-kili.html
Neslihan
28 Nisan 2020
Merhaba Brewer’s yeast mayalı tabletler yetişkin köpekler için günde 5 10 adet arası diyor. Bir sakıncası olur mu ve iç parazit için uygun olur mu sizce?
dilay
24 Şubat 2015
merhaba burada dış parazit yöntemlerinden bahsedilmiş. Köpeğim iç parazit döküyor sokaktan almıştım yavruyken tablet yutturulduğu söylendi ama karnında hep şişlik vardı. ikinci parazit uygulaması iğneyle yapıldı ve köpeğim 2haftadır bitkin,önce kabızdı ishal oldu, ateşi var, kurt döküyor yemek yemiyor su bile içmiyor çok korkuyorum ilk kez köpek besliyorum ve veterinerleri hiç affetmiyorum:@
Cedric
04 Haziran 2015
Yaklaşık 3 aylık bi yavru köpeğim var. Anne cocker baba goldenmiş 45 günlüktü bana geldiğin de ve ne yazık ki o güne kadar 4 ev gezmiş ve hiçkimse istememiş. Bu yüzden onun çok mutlu ve rahat bi yaşantısı olsun istiyorum. Fazla yaramaz yerin de durmuyor. Aşıları bitmeden hijyen açısı bakımından dışarı cıkarmamam gerektiğini çok kişi söyledi ama evde zaptetmem çok zor olduğundan 15 20 dk yürüyüş yapıyoruz çok özen gösteriyorum inşallah bişey olmaz 😦 ama ne yapayım düz duvara tırmanıcak veterinerimiz bile yaka silkti haraketli olması yüzünden aşı parazit kulak temizliqi en az 1 saat kalıyoruz elletmiyor kendine 🙂 şu an proplan veriyorum severek tüketiyor ama biraz zayıf kaldı veteriner vitamin ve bi kereliqe mahsus yaş mama verdi iştahla yedi) damla damlatmama rağmen piremiz var. Şimdi yavrumu tanıttıktan sonra soruma geleyim pireleri için ne yapabilirim ve vitamin ve yaş mama bana pek sağlıklı gelmedi bunların dışın da ne verebilirim. Çok uzun oldu biliyorum ama köpek ilk deneyimim ve çok endişeliyim
Pinar
21 Haziran 2015
Merhabalar,
1 seneyi askin bahcede yasayan kopeklerimizi pirelerden kurtaramadik. O yuzden yaziniz cok ilgimi cekti. Aromaterapi olarak onerdiginiz yaglardan 1-2 damlayi tum vucuda nasil yayacagimizi biraz daha aciklar misiniz?
Cok tesekkurler,
Damla Yazıcı
26 Ekim 2015
Yıllardır bize söylenenler doğrultusunda köpeğimize ne işkenceler çektiriyormuşuz ben köpeğimi zehirliyormuşum meğersem oğluma bir daha ne aşı ne mama onlar için bizi her zaman bilgilendirmeyi ihmal etmeyin lütfen çok teşekkürler
köpeğin adı sarı
22 Mayıs 2016
Merhaba ,
Bizim sokakta yaşayan dostlarımız var ve ne yazıkki hepsinin üstü kene dolmuş. Hatta biri yavruladı yavruların bile üstünde var . Biz alıp yakıyoruz keneleri fakat pit gibi her defasında yenileri çıkıyor bunun için ne yapabiliriz? Acil cevap verirseniz iyi olur!
Not: yankınlarda hiç veteriner yok!
köpeğin adı sarı
30 Mayıs 2016
Dediğiniz gibi elma sirkesi denedik. Kesinlikle işe yarıyor. Geçen pazar sularına yemeklerine ve kürklerine döktüm bu pazar baktığımda bir tane bile yoktu .
Size teşekkürlerimi iletiyorum 🙂
asya
23 Mayıs 2016
Merhaba verdığınız bılgıler harıka. Benım bahcedeki kedının bırı sağlıklı bır hayvan olmasına rağmen 10 gün kadar ortalımta yoktu bır geldıkı bır derı bır kemik ağız burun boğazlar berbat gozlerden iltihap fışkırıyordu veterınere goturduk Herpes vırusu dedo a/d mamalarla enjektorle bır ay gıbı sürede ayağa kalktı toparlandı ama bu hastalık hakkında pek bilgim yok yardımcı olabılırsenız sevınırım tesekkurler
Gulum
07 Ağustos 2016
Pire için tasma aldım afiyetle ms pireleri yaklaştırmıyor yine o pireleniyor ne yapmalıyım
Dr Rex kelvin
04 Kasım 2016
Ben isim Irrua Uzmanı Hastanesi doktor biri tarafından Dr Rex Kelvin değilim, ben nasıl çalıştığını ve biz satın alma ve örneğin insan organlarının satış için yıl için yeniden başladığını internette reklamı için hastane yönetimi tarafından fırsatı verilecektir var Eğer orada bu teklifi ilgilenen varsa böbrek, aşağıda e-posta adresinden hastane irtibata geçmekte tereddüt etmeyiniz: irrua uzman hastane organları Cerrahi uzman olan ve bir donör olarak o riski yoktur.
Ve bu bizim e-posta:
irruaspecialisthospital20@gmail.com
doctor hassan
07 Mart 2018
Bugün böbrek Donörü ol
Herkese merhaba, Bugün sağlıklı olduğunuzu biliyorsanız, böbrek bağışı yapmaya hazırsınız (ödeme birincil masraflarla 500.000 dolarınızdır), hayat kurtararak, bağışta bulunarak maddi hayatınızı değiştirmek ister misiniz? Acilen 11 böbrek bağışına ihtiyacımız var.
Talebinizi doktorunuza yazın: (doktoryekterkidneytransplant@gmail.com)
Not: ameliyat için seyahat etmeye hazır ve yalnızca sağlıklı insanlar
Hasan Yekter.
doktoryekterkidneytransplant@gmail.com
sir hassan
20 Ağustos 2018
bir hayat kurtarmak, bir böbrek donör olmak ve iyi ödenmiş olsun
Merhaba herkes, ben Doktor Hassan ve size mali durumu değiştirmek, bir böbrek donör olmak ve bir hayat kaydetmek ve hala iyi ödenen olsun isterseniz size bildirin istiyorum. Eğer sağlıklı olduğunu biliyorsanız, satmak veya sadece bir böbrek (ödeme seyahat bileti ödenen tüm masraflar ile $500.000 dolar) bağış hazır, benim hastanede bugün bir donör haline. Biz acilen daha fazla yaşam günlük kaydetmek gibi böbrekler bağışlar gerekir.
Bana bugün e-posta isteği yazın: (doktoryekterkidneytransplant@gmail.com)
Not: ameliyat ve sadece sağlıklı insanlar seyahat için hazır
Doktor Hassan yekter.
doktoryekterkidneytransplant@gmail.com
Muatafa
01 Haziran 2020
İyide sarimsağı nasıl yedireceğiz