Yine, yeni bir anımız ve bu anımızdan çıkarttığımız derslerle karşınızdayız.
Kısa zaman önce evimizi taşıdık. Ev taşımak bizim için eşya kolilemek, yeni bir eve gitmek, günlerce o kolileri açmak, temizlemek gibi sıkıntılar ifade ediyordu. Peki ya Mocha için?
Aslında sadece ev değil muhit de değiştirmiştik ve bu çevre Mocha’nın daha önce hiç gelmediği bir yerdi. Eşyalar kamyondan eve taşınırken Mocha gerilmesin diye ikimiz dolaşmaya çıktık. Koklanacak yeni köşeler, üzerinde debelenilecek yeni çimler, kayılacak yeni kaydıraklar… O anlarda her şey harikaydı ve Mocha inanılmaz derecede mutluydu. Ancak eve girme vakti geldiğinde, kolilerin arasında uyumamız gerektiğini görünce Mocha’da bir huzursuzluk başladı. Bütün gece evde dolandı durdu, ne kendi yatağına yatmak istedi, ne yatabileceği yeni bir yer benimseyebildi.
Ertesi sabah orada uyuyup uyandığımız için rahatlamıştır diye düşünüyordum ki, Mocha çok geçmeden hiç de öyle olmadığını gösterdi bana. Çişe çıktık, geldik, karnımızı doyurduk derken benim işe gitme vaktim geldiğinde bir baktım, bizim hanım benden evvel sokağa fırlıyor! Kapı açılıp “gel kızım” denmeden o kapıdan adım atmak Mocha’nın hiç huyu değildi. Kendisi çağrılmadığı zamanlarda beklemesi gerektiğini çok iyi bilirdi aslında. Ama korkuyordu. Benim annesine takıntılı, annesini göremezse öleceğini zanneden deli kızım onu yabancı bir evde bırakıp gitmemden korkuyordu! Beraber tekrar içeri girdik, oturduk, ve Mocha’nın daha önce alışkın olduğu cümleler olan “sen akıllı kız ol, anne akşam dönecek, bekle kızım, akşam görüşürüz” gibi evden çıkarken genellikle kurduğum, ve sonucunda hep döndüğümü bildiği için onu rahatlatacak olan cümleleri kurdum ve kapıdan fırlamamayı kabullenen Mocha’yı yerinde bırakıp işe gittim. Ancak akşam geldiğimde karşımda sırf yanlış bir şey yapmamak için uslu uslu oturmuş, ama yine de tedirgin olduğu her halinden belli bir Mocha buldum karşımda, ve taşınmadan sonraki 1 hafta boyunca yine bu şekilde devam etti her şey, bir türlü evinde hissedemedi kendisini.
Peki biz Mocha’nın bu süreci çabuk atlatabilmesi için ne yaptık? Birincisi ve bence en önemlisi “aman o şuan tedirgin, aman ev ayakta zaten huzuru yok bırakalım istediğini yapsın belki rahat hisseder” diye ev kurallarının hiç birini aşmasına izin vermeyerek ona buranın da evimiz olduğu mesajını verdik. Her şey normal, değişen sadece bu dört duvar dedik. Mama kaplarını aynı yere koyduk (benim yatağım ve Mocha’nın petbox’ı arasına), Mocha’nın odaya giderken üzerinden yürüdüğü ve annemin “köpek yolu” adını verdiği muşambayı yine koridorun kenarına sererek bizim henüz evde ayakkabıyla yürüdüğümüz dönemde bile Mocha’nın kendi yolundan yürümesini sağladık (bu arada Mocha’ya bir Nazi kampında baktığımı düşünebilirsiniz, onun detaylarına daha sonra “temizlik hastası bir anne ve 37 kiloluk bir ayıcıkla aynı evde yaşama sanatı” başlıklı bir yazıda değineyim). Sonuç olarak Mocha’nın kendini evde hissetmesi için gereken her şeyi yaptık, ancak bunu ilk akla gelenin aksine “stresten kurtulsun” mantığıyla tüm kuralları yok sayarak değil, “burada öteki evde olan tüm kurallar geçerli, çünkü artık evimiz burası” diyerek yaptık.
Unutmamak lazım ki köpekler hem çok zeki, hem çok duygusal, hem de çok uyanık canlılar. Onların dünyası tamamen bağdaştırmalardan ibaret. “ev kuralları” bağdaştırmalarını kullanırsak evde olduğumuzu anlar(ki bu zekasını gösterir), stres altında diye kuralları delmesine izin verirsek “stres altında görünürsem her şeyi yapabilirim” şeklinde bir bağdaştırma yapar (ki bu uyanıklığına işarettir) , stres altında olduğu gerçeğini göz ardı etmeden “bizce her şey normal kızım, bak biz stres yapmıyoruz hadi sen de rahatla artık” mesajı verirsek o da kısa süre içinde uyum sağlar (bu da duygusallığı ve bizim ruh halimizden etkilenerek bize ayak uydurmasıyla ilgilidir). Bu stresi neden kurallarla yenmek gerekli derseniz de, köpeklerin günlük hayatlarında düzene ne kadar düşkün olduklarını hatırlamak bize en güzel cevap olur. Bir köpeği gezmek, oynamak, ödül mamaları, yeni arkadaşlar mutlu edebilir. Ancak huzuru sadece kendi yataklarında uyumak, kendi kaplarından yemek yemek, kendi küçük dünyalarında her şeyin aynı olduğunu hissetmek verir.
Gözlemlerimin bana öğrettiği bir şey varsa, o da köpeklerin huzur için en büyük ihtiyaçlarının rutinleri olduğu. Rutinlerinde bir değişiklik olduğu için huzurları kaçmışsa, onları tekrar huzura davet etmenin en kolay yolu da onların diğer rutinlerini yaşatarak yeni düzene alışma sürecini kısaltmak.
Yeni dünyaların çimlerinde yuvarlanırken mutlu, yeni arkadaşlarla oynarken neşeli, aileniz ve rutinlerinizle huzurlu günler geçirmeniz dileğiyle…
Selcen&Mocha
mocha
15 Mart 2015
Yaşananları bir de bir köpeğin ağzından dinlemek istermisiniz? 🙂
Nida
07 Mayıs 2016
Merhaba.Ben bir kaç ay önce dışarıda bir köpek bulmuştum.Çok küçük değildi.Ama yetişkin denilebilecek kadar da büyük değildi.Apartmanda oturduğumuz ve evimiz müsait olmadığı için ona dışarıda bakıyorum.Bana ve bu mevkiye çok alıştı.Ona daha tasma almadım yani yürüyüşe çıktığımız zaman benden 10,20 metre uzaktan gidiyo.Zaten ben ne zaman dışarı çıksam beni takip ediyo.(bu da pek yürüyüş sayılmaz ama…)Onu tasmaya nasıl alıştırabilirim?Ya tasmayla gezmekten hoşlanmazsa diye çok korkuyorum.Çünkü rahatına çok düşkün bir hayvan.Arabalardan falan da hiç korkmuyo.