Köpeklerde “davranış bozukluğu” olarak nitelendirilebilecek her türlü probleme yaklaşırken ilk adım, çözüm metodundan önce problemin altında yatan nedenleri bulmak. Köpeklerin tepki verdiği her durumun temelde psikolojik ve/veya fizyolojik bir nedeni vardır. Yani durum bazen sadece psikolojik bir nedene bağlı olabiliceği gibi, çoğu zaman hem psikolojik hem fizyolojik bir nedene de bağlı olabilir.
Psikolojik nedenler çoğu zaman bizim onlara yaklaşımımızda farkında olmadan yaptığımız hatalar sonucunda ortaya çıkan tepki mekanizmalarıdır. Bu yüzden yaptığımız hataların farkına vardıktan sonra çözümü çok kolay olan problemlerdir. Ancak fizyolojik nedenler bazen bir hastalık olarak karşımıza çıkar, bazen de sadece o ırka ya da köpeğe ait bir özellik olabilir.
Hastalık olarak karşımıza çıkabilecek durumlarda tamamen profesyonel bakış açısı gerektiği için bu konuda söz söylemek tabii ki benim işim değil. Ancak küçük ırklarda agresyondan bahsederken karşımıza çıkan fizyolojik neden (istisnai durumlar haricinde) o ırkın metabolizmasıyla ilgili, yaygın bir durum olabilir.
Her canlı gibi köpekler de heyecan, mutluluk, tedirginlik gibi farklı enerji seviyesindeki anlarda o duruma uygun fizyolojik tepki olarak çeşitli hormonlar salgılarlar. Bu hormonlar ilk başta kana karışırak bütün vücuda yayılır. Daha sonra bir kısmı geri emilerek tekrar depolanır, bir kısmı ise vücuttan dışarı atılır.
Normal işleyişi bu şekilde olan sistemin küçük ırklarda agresyonu tetikleyici boyutu ise ilk salgılama anında ve geri emilim mekanizmasında karşımıza çıkıyor. Hormonların etkilerini en iyi tolere eden dokular kas dokularıdır. Oysa küçük ırklar genel bakışta – Jack Russel terrier gibi av ırkları hariç tutulursa – çok kaslı bedenlere sahip değiller. Yani aynı kiloda biri kaslı, bir kassız canlı aynı oranda hormon salgıladığında kas kütlesi yüksek olanın verdiği tepki daha düşük seviyede iken kas kütlesi düşük olanı çok daha güçlü tepkiler verir. Dolayısı ile, küçük ırkların kas kütlelerinin düşük oluşu, ilk tepki anında salgılanan ve bütün vücuda yayınlan hormonların en üst seviyede tepki oluşturmasına neden olur.
Kucakta gezdirilen chiuahiua ve ya terrierlerde gördüğümüz yaygın titreme tablosunun temel sebebi de, o heyecan durumunda salgılanan hormonun vücuda fazla gelmesi ve az olan kas kütlelerinde tolere edilmeye çalışılırken titremeye neden olmasıdır.
Ancak bu bahsettiğimiz fizyolojik sonuç, en başta tedirginlik ya da korku psikolojisine çoktan girmiş olan hayvanın bedeninin istemsiz verdiği tepkiden ibaret. Yani başlıca neden olarak yine psikolojik unsular karşımıza çıkar.
Bir köpeğin bu denli üst seviyede tedirginlik ya da heyecan duymasının nedeni o sırada etrafından bulunan tüm canlıları ve nesneleri tehdit olarak algılamasıdır. Aslında çevrede bulunan pek çok şey onun için tehdit oluşturmasa da, o ya büyük bir kısmını tanımadığı için bunlardan korkuyor, ya da biz farkında olmadan köpeğimize etraftaki nesneler ya da canlılarla ilgili negatif bağdaştırmalar yaptırmışız demektir.
Küçük ırk sahibi olmayan, hatta köpek sahibi olmayanlarımız bile karşıdan başka bir köpek gelirken, uzaktan bir bisiklet yaklaşırken ya da koşarak bir çocuk gelirken kucağa alınan terrier sahnesini biliriz. O sırada köpek sahibinin çok masumane bir amacı vardır; köpeği küçüktür ve çok çabuk ezilebilir, diğer köpeğin en ufak tepkisinden korkabilir. Ancak bir kez bisiklet gelirken kucağa alınıp ortamdan uzaklaştırılan bu köpek, bisikleti tehlikeli birşey olarak algılar ve bir daha bisiklet gördüğünde savunmaya geçerek havlamaya başlar.
Köpeklerin olaylara verdiği ilk tepki beden dili hareketleridir. Ancak benden dili hareketleriyle kendilerini ifade edemedikleri noktada havlamaya başlarlar. Vücut yapıları, tüy yapıları (göz ve dudaklarının kapalı olması) gibi nedenlerden ötürü çoğu zaman küçük ırkların beden dili hareketlerini gözden kaçırırız ve kendilerini havlayarak ifade etmek zorunda kalırlar. Sonrasında ise havlayarak derdini anlatabildiğini gören köpeğimiz havlamayı bir alışkanlık haline getirir ve tepki vermek istediği her durumda havlamayı seçer.
Başta da belirttiğimiz gibi, birinci adım olarak problemin kaynağını çözdüğümüze göre, artık farklı tablolara göre uygulanabilecek çözüm yollarına bir göz atabiliriz.
Eğer köpeğimiz henüz negatif bağdaştırmalar yapacak kadar tecrübeli değilse, onu dış dünyayla tanıştırırken aklımızın köşesinden hiç çıkartmayacağımız en önemli bilgi, onun bir köpek olduğu. Onu kucağımıza her almak istediğimizde “o bir golden olsaydı onu kucağımda taşıyamazdım. Boyutları haricinde onun bir goldendan hiç bir farkı yok. O zaman ona da diğer köpekler gibi davranmalıyım” fikrini aklımızdan geçirmek önemli.
Köpeğimizi dış dünyayla tanıştırırken farketmeden bu hataları yapmışsak, izlememiz gereken yol pozitif bağdaştırma veya olumlama yaparak bunu telafi etmeye çalışmak. Eğer her gördüğü köpeğe havlayan bir terrierimiz varsa uzaktan bir köpek görür görmez yolumuzu değiştirmeyi ya da en önemlisi onu kucağımıza almayı aklımızdan bile geçirmemeliyiz. Pozitif bağdaştırmalar yaratmak için tavırlarından emin olduğumuz dengeli bir köpekle kendi köpeğimizi tanıştırmak, sosyalleştirme egzersizi olarak çok önemli bir adım.
Canlılar bilmedikleri şeylere karşı korku duyar. Bu yüzden köpeklere karşı saldırgan tavır gösteriyor bile olsa, ne kadar çok köpekle tanışırsa korkmaması gerektiğini de o kadar çabuk öğrenecektir. Burada dikkat edeceğimiz en önemli şey, yeni bir negatif bağdaştırmaya imkan vermemek için o anda sonuna kadar güvenebileceğimiz, dengeli olduğundan gerçekten emin olduğumuz köpekler seçmek.
Yani evet, hali hazırda çevremizdeki birşeylere karşı savunma mekanizması geliştirmiş ve bunu agresyon olarak ortaya koymuş bir köpeğimiz varsa, bu tepkileri silmek mutlaka biraz zaman alacak. Ancak doğru olumlama egzersizleriyle hiç bir şey imkansız değil.
Herkesin korkmadan, çekinmeden köpekleriyle yanyana parklarda koşabileceği bir dünya dileğiyle…
Yazıda kullanılan fotoğraflar, benisahiplen.com ve patilen.com sitelerinde sahiplendirilmeyi bekleyen köpeklerin fotoğraflarından seçilmiştir. Şansları bol olsun.
patilen
19 Kasım 2013
Harika bir yazı.ellerinize sağlık.Patilen.com ‘un admini olarak ayrıca yuva arayan canlarada destek verdiğiniz için çok teşekkür ederim.
selcenkeskin
20 Kasım 2013
Asıl böyle bir konuda gösterdiğiniz ilgi ve emekten dolayı teşekkürü siz hakediyorsunuz 🙂
köpekler
13 Eylül 2014
oldukça detaylı ve faydalı bir yazı olmuş gerçekten teşekkürler önemli bir konu
selcenkeskin
26 Eylül 2014
rica ederim, faydalı olabildiysem ne mutlu bana
Taha enis
26 Kasım 2014
5 aylık jack russellim var. 1 ay önce ilk defa dışarı çıktı ve diğer yavru köpeklerden çok korktu sürekli kaçtı. 1 2 saat dışarıda durmanın sonunda sağa sola düşerek yürüyememeye başladı. Eve getirdiğimde ise yine yürüyemedi sürekli titriyordu denge kuramayıp düşüyordu. Bu olay sürekli devam etti ve bu hafta veterinere götürdüm röntgen çekildi kulaklarına bakıldı sonucunda kas yorgunluğu denildi. Vitamin,glukosamin ve 3 günde bir lazer tedavisi verildi. 1 hafta geçti henüz bir değişme yok acaba sizin fikirlerinizi de alabilir miyim?
selcenkeskin
26 Kasım 2014
Enis Bey merhaba.
Öncelikle çok geçmiş olsun. Bunca zamandır titremesi sürüyorsa davranış bozukluğu ya da bir hastalık var diyip yorum yapmadan önce mutlaka gerekli kan testleri yapılmalı. Gittiğini veteriner kliniğinde tanı konmadan evvel kan testi yapıldı mı köpeğinize?
Ayfer Yeşilova
16 Temmuz 2016
2.5 aylık maltise terrierim Köpük eve geleli 10 gün oldu. 3 gün önce gençlik aşısı yapıldı. ertesi gün sabah kucağıma almaya çalıştığımda canı yanıyormuş gibi huysuzlandı elimden kurtulmaya ve ısırmaya çalıştı. Bıraktım. Öğleden sonra çok yaramazlık yapmaya başladı. Devamlı koşturuyor, ayaklarıma saldırıyor, ısırmak istiyor. ertesi gün yani bugünde çok fazla değişiklik yok. Yemek yiyor uyuyor, uyanıkken yine ayaklarıma sarıyor. Aşı öncesine kadar bu nlar yoktu. Oynuyorduk kucağımda rahat oturuyordu. Nedeni sizce aşıdan dolayı tepki veya canının yanması olabilirmi?
Selcen Keskin
25 Temmuz 2016
Merhabalar,
Aşının üzerinden epey zaman geçmiş, aşı canını yaktığı için vereceği tepki o anlıktır, sonrasında aşının etkisinden dolayı iştahsızlık, halsizlik gibi etkiler olabilir. Onlar olmadığına göre aşı kaynaklı bir sorun yok gibi görünüyor. Köpeğiniz büyüyor ve hareketleniyor, dolayısıyla egzersiz ihtiyacı artıyor. Yürürken ayak ısırma tepkisi oyun isteğinden kaynaklı. Ama tabii ki yanlış bir iletişim şekli. Bu hareketi yapmadığı zamanlar (hareket esnasında yaparsak ödüllendirme olarak algılayabilir ve yanlış davranışı istemeden pekiştirmiş oluruz) top at getir, halat çekiştirmece gibi oyunlarla onu oynatırsanız hem fiziksel enerjisini atmış hem de eğlenmiş olacağı için sonrasında istediğiniz gibi yanınızda uslu uslu oturmaya da uygun bir ruh haline girebilecektir. Ama yavru için köpekler oyun ve egzersiz ihtiyacını karşılamadan sakin sakin yatmak biraz zor bir ihtimal. Uzaktan yanlış yönlendirmede bulunmak istemem, ısırmaya çalıştı da dediğiniz için yanlış bir yönelim varsa bunu erkenden önlemek adına bulunduğunuz şehirde ya da yakın bir şehirde hizmet veren sertifikalı bir pozitif eğitim uzmanıyla görüşmenizi öneririm. Çiftliklerde yatılı eğitimi asla tavsiye etmem. Pozitif köpek eğitimi köpeğimizle birbirimizi daha iyi anlayabilmemiz için davranış bilimi üzerine kurulmuş terapiye yönelik bir eğitim şeklidir ve doğru olan eğitmenin sizin yaşam ortamınıza gelip burada köpeğinizi nasıl eğitmeniz ve ona nasıl davranmanız gerektiği konusunda sizi bilgilendirmesidir. İnternetten bulunduğunuz şehirin adını ve “pozitif köpek eğitimi” yazarak arama yaparsanız sertifikalı eğitmenlere ulaşabilirsiniz.
İyi günler dilerim.
umut
19 Mart 2017
merhaba, konu için teşekkür ediyorum .. benim de en fazla 1,5 aylıkken, epilepsi olduğu düşünülen ama zamanla nöbetleri geçen (nöbet geçirmeyen) barınaktan sahiplendiğim, şimdi 10 aylık olan aşırı korkan , gereksiz agresyonlar gösteren vücuduna özellikle de uyurken dokunulduğunda ısıran yaralayan , yolda yürümek bile yıkım olan jack russel kırması olduğunu düşündüğüm bir köpeğim var. sizin yazdıklarınızın çoğu uyuyor . peki ‘ doğru olumlama egzersizleri’ nelerdir bunu merak ediyorum. teşekkürlert