oyunun kuralları

Posted on 22 Nisan 2012 tarafından

0


Köpeklerin oyunlarını seyretmeyi çok seviyorum. Özellikle karşılaşma törenlerini ve oyunu başlatmalarını izleyerek, köpeklerin iletişim yeteneklerini keşfediyorum. Ilgimi çekenlerin başında sesli iletişimi neredeyse hiç kullanmamaları. Bunun yerine beden dillerini çok büyük ustalıkla kullanıyorlar.

Köpekler barışçıl sürü hayvanları; yani barışı devam ettirebilmek için son raddeye kadar gerginlik ve çatışmadan kaçınmayı tercih ediyorlar.  Heyecanlı bir dövüş-oyununun bir anda gerçek dövüşe dönüşmemesi için oyunu kurallarına göre oynamaları şart. Oyunun kurallarından biri can yakmamak, diğeri de heyecanı ölçüsünde tutmak (belki de aynı şey).

Yukarıda paylaştığım 1 dakikalık videoda, Dost en yakın arkadaşı  Rocky ile oynuyor. Her ikisi de 1,5 yaşında erkek; bir detay bilgi: Dost kısır. İki şeye dikkatinizi çekmek istiyorum: ilki videonun en başında, Dost’un Rocky’nin yaklaşmasını cesaretlendirmek için karın üstü yere çökmüş bekleyişi – bir nevi beyaz bayrak sallaması. Oyun boyunca da, bu “alttan almayı”, Rocky’nin önünde kendini yere atarak devam ettiriyor. Bir diğeri, videonun 40. saniyesinde, oyunun heyecanının doruğa çıktığı bir anda, oyuna ara verişleri: 5 saniye için her ikisi oldukları yerde duruyor, başlarını çeviriyor ve bakışlarını birbirlerinden kaçırıyorlar. Kısa aradan sonra oyuna tekrar dalış.

Sizce bunlar ne demek? Başlarını iki yana çevirdikleri anla ilgili olarak, bir ses duydukları veya bir koku aldıkları gelebilir aklınıza. Ama bence değil, öyle olsa ikisi aynı tarafa bakmaz mı?

Bana göre, durma, baş çevirme, gözleri kaçırma oyundaki heyecanı belli bir seviyede tutmak için hem diğerini, hem de kendini yatıştırma davranışı. Turid Rugaas bunları “yatıştıran beden dili” olarak adlandırıyor. Sanki az önce alt alta üst üste güreşen onlar değilmiş havasında durarak etraflarına bakınmalarını çok sık gözlemliyorum.

Video size başka neler söylüyor merak ediyorum. Kuyruk, kulaklar, dudaklar, gözler de ayrı ayrı konu edilebilir. Örneğin Dost’ta daha belirgin görülen kuyruğun yere paralel sakince (ne çok dik, ne de aşağıda) sallanması da herşeyin yolunda olduğuna dair bir gösterge.

Bugüne kadar müdahalemi gerektiren bir durum olmadı. Bu olmayacak demek değil, ancak sanırım Dost’un sosyal yetenekleri fena değil. Ne zaman baskın, ne zaman teslim olacağını ve buna göre beden dilini kullanmayı iyi biliyor.

Ben de köpek köpeğe karşılaşmaları genellikle kendi haline bırakmayı tercih ediyorum. Dikkatli olmayı öğrendiğim bir konu, karşılaştığımız köpeklerle yakın iletişimden kaçınmak. Özellikle de az tanıdığımız bir köpekse, sevmiyorum, konuşmuyorum, yiyecek vermiyorum, hatta yaklaşmıyorum bile. Rocky eski dost, ama onunla bile laubali değiliz 🙂 Çünkü Dost ve diğer köpek arasında bir rekabeti körüklüyor olmaktan kaçınıyorum. Nitekim tam da bugün şöyle birşey yaşadık: Köydeki komşularımızdan biri Coli adında yeni bir av köpeği edindi. Dost’un haberi yok ama benim köpekle aram pek iyi. Henüz Dost ile 3 veya 4 kez karşılaştı. Bunlardan sonuncusu bugün. Karşılaşmada Coli beni de selamlamak istedi ve yanıma geldi oturdu. Ben hem Coli’yi selamlamak, ama fiziksel temas kurmamaya gayret ederken Dost hışımla aramıza girdi: sonuç bir kaç saniye epey gergin bir köpek hırlaşması ve dalaşması. Neyse ki, benim aradan çekilmemle (ne de olsa sorun benim Coli’ye yakın olmamdı), ve bunu yaparken Dost’u da vücudumla geri adım atmaya teşvik etmemle dalaş sonlandı. Devam etseydi ne yapardım diye soruyorum kendime… Sanırım reflekslerime engel olamaz ve araya girerdim. Bu gibi durumlarda köpekleri arka bacaklarından çekmeyi tavsiye ediyorlar aslında. Ne de olsa köpekler kontrolden çıkmışsa, hiç hesapta olmayan bir ısırık size denk gelebilir.

Neyse, bir dakikalık video bize neler söyletti. Dediğim gibi, bayılıyorum köpeklerin oyunlarını izlemeye. Eminim anlıyorsunuz.

Siz de yazın lütfen benzer veya farklı yönde gözlemlerinizi.

Zeynep Bilgi